Uyuşmazlık Mahkemesi Kararları

T.C. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ ESAS NO : 2022/177 KARAR NO : 2022/214 KARAR TR : 18/04/2022

T.C.
UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ
ESAS NO : 2022/177
KARAR NO : 2022/214
KARAR TR : 18/04/2022
ÖZET: Vesayet altındaki davacıya
muhtaçlık maaşı bağlanması talebinin
reddine ilişkin Sosyal Yardımlaşma ve
Dayanışma Vakfı işlemine karşı açılan
davanın ADLİ YARGI YERİNDE
görülmesi gerektiği hk.
K A R A R
Davacı : ........
Vekili : Av. Erhan UĞUR
Davalı : Bahçelievler Kaymakamlığı
I. DAVA KONUSU OLAY
1. Davacı vekili, vesayet altındaki davacıya 2022 sayılı Kanun uyarınca muhtaçlık
maaşı bağlanması amacıyla yaptığı başvurunun reddine ilişkin 08/12/2020 tarih ve 113 sayılı
Bahçelievler Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı işleminin, iptali istemiyle idari yargı
yerinde dava açmıştır.
2. Davalı Bahçelievler Kaymakamlığı süresi içinde verdiği savunma dilekçesinde;
davanın vakfa yöneltilmesi gerektiği ve özel hukuk tüzel kişisi olması sebebiyle davanın adli
yargı yerinde görülmesi gerektiği görüşüyle davanın görev yönünden reddini talep etmiştir.
II. UYUŞMAZLIĞA İLİŞKİN BAŞVURU SÜRECİ
A. İdari Yargıda
3. İstanbul 12. İdare Mahkemesi, E.2021/366 sayılı dosyada, 02/11/2021
tarihinde verdiği görevlilik kararı ile talebi reddetmiştir. Kararın gerekçesinin ilgili kısmı şu
şekildedir:
“…2577 sayılı Yasanın 2. maddesinde; "İdari dava türleri, idari işlemler hakkında
yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı
açılan iptal davaları; idari işlem ve eylemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel
olanlar tarafından açılan tam yargı davaları; kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için
yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı açılan davalar olarak sayılmış; idari yargının
idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimini yapmakla görevli olduğu kurala
bağlanmıştır, İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile
hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından
açılan iptal davalarının; idari dava türlerinden biri olduğu idare hukukunun bilinen
ilkelerindendir.
Esas No : 2022/177
Karar No: 2022/214
UYAP Bilişim Sistemindeki bu dokümana http://vatandas.uyap.gov.tr adresinden jhQLkig - EYLvQ1u - bYkb04N - snL0MI= ile erişebilirsiniz.
İdare, idare hukuku alanında kamu gücüne dayalı olarak re-sen ve tek yanlı irade
açıklaması sonucu tesis etmiş olduğu işlemlere, hukuk alanında yeni durumlar
oluşturmasıyla idari işlem kimliği kazandırmakta ve kural olarak bu işlemler özel yasal
düzenlemeler dışında, idari yargı denetimine tabi bulunmaktadır.
Dosyanın incelenmesinden, davacı tarafından, 2022 sayılı Yasadan faydalanmak
amacıyla yaptığı başvurunun reddine ilişkin 08/12/2020 tarih ve 113 sayılı davalı idare
işleminin, iptali istemiyle açılan davada, davalı idarece, dava konusu işlemi tesis eden
Bahçelievler Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı'nın özel hukuk tüzel kişisi olduğu,
Vakfın yaptığı işlemlerin, aldığı kararların idari nitelik taşımadığı, idare mahkemesinin
görevsiz olduğu belirtilmiş ise de; davaya konu edilen işlemin, idare tarafından kamu
gücüne dayalı, re’sen ve tek yanlı irade açıklaması sonucu olduğu anlaşıldığından 2577
sayılı Yasada belirtilen iptal davası niteliğinde olan davada idari yargının görevli olduğu
sonucuna varılmıştır.”
4. Davalı idare tarafından olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması istemiyle başvuruda
bulunulması üzerine, dilekçe dava dosyası ile birlikte Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına
gönderilmiştir.
B. Olumlu Görev Uyuşmazlığı Çıkarılmasına İlişkin Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcılığı Talebi
5. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, "davanın, Bahçelievler Sosyal Yardımlaşma ve
Dayanışma Vakfı mütevelli heyeti kararının iptaline karar verilmesi istemi ile açılması
karşısında; söz konusu kararın 3294 sayılı Kanun'un 7. maddesi kapsamında vakıf mütevelli
heyeti kararı niteliğinde olması, 3294 sayılı Kanun gereğince söz konusu vakıfların Medeni
Kanun hükümlerine tabi olarak kurulup faaliyette bulunmalarının öngörülmüş olması
nedenleri ile dava konusu işlemin kamu gücü kullanılmak suretiyle tesis edildiğinin
kabulünün mümkün bulunmadığı sonucuna varılmakla; davanın çözümünde de adli yargı
yerinin görevli olduğu" görüşüyle, 2247 sayılı Kanun'un 10. maddesi uyarınca olumlu görev
uyuşmazlığı çıkarılmasına karar vererek dosyayı 01/03/2022 tarihli ve 2022/28 sayılı görüş
yazısı ile Uyuşmazlık Mahkemesine göndermiştir. Olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına
ilişkin talebin ilgili kısmı şu şekildedir:
“(…)Bilindiği gibi, 29.05.1986 tarihli ve 3294 sayılı Sosyal Yardımlaşma ve
Dayanışmayı Teşvik Kanunu'nun 1. maddesinde, “Bu Kanunun amacı; fakrı zaruret içinde
ve muhtaç durumda bulunan vatandaşlar ile gerektiğinde her ne suretle olursa olsun
Türkiye'ye kabul edilmiş veya gelmiş olan kişilere yardım etmek, sosyal adaleti pekiştirici
tedbirler alarak gelir dağılımının adilane bir şekilde tevzi edilmesini sağlamak, sosyal
yardımlaşma ve dayanışmayı teşvik etmektir” şeklindeki düzenleme ile Kanun'un amacı
düzenlenmiş; aynı Kanun'un 3. maddesinde ise, “Bu Kanunda öngörülen hizmetlerin
gerçekleştirilmesi için Cumhurbaşkanınca görevlendirilen Cumhurbaşkanı yardımcısına
veya bakana bağlı ve T.C. Merkez Bankası nezdinde Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı
Teşvik Fonu kurulmuştur” denilmek sureti ile Sosyal Dayanışma ve Yardımlaşma Fonunun
amacı belirtilmiştir. Kanun'un 7. maddesinde yer alan; “Bu Kanunun amacına uygun
faaliyet ve çalışmalar yapmak ve ihtiyaç sahibi vatandaşlara nakdî ve aynî yardımda
bulunmak üzere her il ve ilçede sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıfları kurulur. /Mülkî
idare amirleri vakfın tabii başkam olup, illerde belediye başkanı, defterdar, il millî eğitim
müdürü, il sağlık müdürü, il tarım müdürü, il sosyal hizmetler ve çocuk esirgeme kurumu
müdürü ve il müftüsü; ilçelerde belediye başkanı, mal müdürü, ilçe millî eğitim müdürü,
Sağlık Bakanlığının ilçe üst görevlisi, varsa ilçe tarım müdürü ve ilçe müftüsü vakfın
mütevelli heyetini oluşturur. Ayrıca her faaliyet dönemi için, il dahilindeki köy ve mahalle
muhtarlarının valinin çağrısı üzerine yapacağı toplantıya katılanların salt çoğunluğuyla
kendi aralarından seçecekleri birer muhtar üye ile ilde kurulan ve bu Kanunda belirtilen
amaçlara yönelik faaliyette bulunan sivil toplum kuruluşlarının yöneticilerinin kendi
aralarından seçecekleri iki temsilci ve hayırsever vatandaşlar arasından il genel meclisinin
seçeceği iki kişi; ilçe dahilindeki köy ve mahalle muhtarlarının kaymakamın çağrısı üzerim
yapacağı toplantıya katılanların salt çoğunluğu ile kendi aralarından seçecekleri birer üye
ile ilçede kurulu ve bu Kanunda belirtilen amaçlara yönelik faaliyette bulunan sivil toplum
kuruluşlarının yöneticilerinin kendi aralarından seçecekleri bir temsilci ve hayırsever
vatandaşlar arasından il genel meclisinin seçeceği iki kişi mütevelli heyetinde görev alırlar.
İl veya ilçede bu Kanunda belirtilen amaçlara yönelik faaliyette bulunan sivil toplum
kuruluşu olmaması halinde, hayırsever vatandaşlar arasından il genel meclisinin seçeceği
üçüncü bir kişi daha mütevelli heyetinde görev yapar. / Büyükşehir belediyesi bulunan
illerdeki il ve ilçe sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarında, ikinci fıkrada hayırsever
vatandaşlar arasından seçileceği belirtilen iki üye; il sosyal yardımlaşma ve dayanışma
vakıfları için doğrudan vali tarafından, ilçe sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıfları
için ise kaymakamın teklifi üzerine vali tarafından belirlenir. Ayrıca, il veya ilçede bu
Kanunda belirlenen amaçlara yönelik faaliyette bulunan sivil toplum kuruluşu bulunmaması
hâlinde il sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıfları için doğrudan vali tarafından, ilçe
sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıfları için ise kaymakamın teklifi üzerine vali
tarafından üçüncü bir kişi daha belirlenir. İl veya ilçe sınırları içerisinde köy bulunmaması
hâlinde, köy muhtarı yerine bir mahalle muhtarı daha mütevelli heyetinde görev yapar. İlde
vali, bir vali yardımcısını başkan vekili olarak; büyükşehir belediye başkanı, genel sekreteri
veya genel sekreter yardımcısını; il belediye başkanı da bir belediye başkan yardımcısını
toplantılarda kendisini temsil etmek üzere görevlendirebilir. / Vakıf senetleri mahallin en
büyük mülki idare amiri tarafından Medeni Kanun’daki hükümlere göre tescil ettirilir”
şeklindeki düzenleme ile Sosyal Yardımlar Genel Müdürlüğünün il ve ilçedeki faaliyetlerini,
her ilde vali ve her ilçede ise kaymakam başkanlığında oluşturulmuş Sosyal Yardımlaşma ve
Dayanışma Vakıfları aracılığıyla yerine getirdiği belirtilmiştir.
Öte yandan, 3294 sayılı Kanun'un uygulanmasını sağlamak üzere Başbakanlığa bağlı
Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlüğünün kurulması, teşkilâtı, görev ve
yetkilerine ilişkin usul ve esasları düzenlemek amacıyla yürürlüğe konulan, 01.12.2004
tarihli ve 5263 sayılı "Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlüğü Teşkilât ve
Görevleri Hakkında Kanun'', 08.06.2011 tarihli ve 633 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamenin (KHK) 35. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış ve aynı KHK'nın 11.
maddesinde yer alan “3294 sayılı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanununun
amaçlarını gerçekleştirmek ve uygulanmasını sağlamak için gerekli idari ve mali tedbirleri
almak.” şeklindeki düzenleme ile "Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel
Müdürlüğü’nün, "Sosyal Yardımlar Genel Müdürlüğü" adı altında yeniden yapılandırıldığı
ifade edilmiştir. Söz konusu KHK'nın “Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu
Kurulu” kenar başlıklı 34. maddesinde; “Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu
Kurulu, Bakanın başkanlığında Başbakanlık Müsteşarı, Müsteşar, İçişleri, Maliye ve Sağlık
bakanlıklarının müsteşarları ile Sosyal Yardımlar Genel Müdürü ve Vakıflar Genel
Müdüründen oluşur” denilmek sureti ile Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Teşvik
Fonunun yapısı Sosyal Yardımlar Genel Müdürlüğüne paralelşekilde yeniden düzenlenmiş,
aynı maddenin üçüncü fıkrasının (c) bendinde “// ve ilçe sosyal yardımlaşma ve dayanışma
vakıflarında çalıştırılacak personelin nitelikleri ile özlük hakları ve diğer hususlarla ilgili
belirlenecek kriterleri görüşmek ve karara bağlamak” fonun görevleri arasında sayılmış,
633 sayılı KHK'nın belirtilen hükümleri 02.07.2018 tarihli ve 703 sayılı KHK'nın 3.
maddesiyle yürürlükten kaldırılmıştır.
Diğer taraftan, 20.02.2008 tarihli ve 5737 sayılı Vakıflar Kanunu'nun 4. maddesinde;
"Vakıflar, özel hukuk tüzel kişiliğine sahiptir." hükmüne yer verilmiş, 25.01.2013 tarihli ve
28539 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 65 Yaşım Doldurmuş Muhtaç,
Güçsüz ve Kimsesiz Türk Vatandaşları ile Engelli ve Muhtaç Türk Vatandaşlarına Aylık
Bağlanması Hakkında Yönetmelik'in 19. maddesinde; bu Yönetmelik'in yürürlüğe girmesi ile
birlikte muhtaçlık kararının alınması ve aylıkların bağlanmasına ilişkin tüm iş ve işlemlerin
Vakıflar tarafından yerine getirileceği kurala bağlanmış, Yönetmelik'in 4. maddesinin (e)
bendinde, mütevelli heyetinin; Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfının karar organını,
(i) bendinde ise, vakfın; Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarını ifade ettiği
belirtilmiştir.
Olayda, davacının, muhtaç durumda bulunduğundan kendisine engelli aylığı
bağlanması için Bahçelievler Kaymakamlığı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfına
başvurduğu, bu başvurunun Vakıf Mütevelli Heyetinin 08.12.2020 tarihli ve 113 sayılı
kararıyla reddedildiği, söz konusu işlemin iptali istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı
anlaşılmıştır.
Konuya ilişkin mevzuat hükümleri ile somut olay birlikte irdelendiğinde; 3294 sayılı
Kanun'a göre faaliyet gösterecek vakıfların mütevelli heyetleri çoğunlukla belli kamu
görevlilerinden oluşmasına rağmen, gerek 3294 sayılı Kanun'da, gerek diğer
düzenlemelerde; söz konusu vakıfların kamu tüzel kişiliği şeklinde kurulduğuna işaret eden
özel bir düzenlemeye yer verilmeyip, Medeni Kanun hükümlerine tabi olarak kurulup
faaliyette bulunmalarının öngörülmüş olması karşısında; davacının başvurusunun reddine
ilişkin 08.12.2020 tarihli ve 113 sayılı vakıf mütevelli heyeti kararının iptali istemiyle açtığı
davanın özel hukuk hükümleri uyarınca çözümlenmesi gerekecektir.”
III. İLGİLİ HUKUK
6. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari Dava Türleri ve İdari
Yargı Yetkisinin Sınırı” başlıklı 2. maddesinin değişik 1 numaralı bendinde şu düzenlemeye
yer verilmiştir:
"İdari dava türlerişunlardır:
a) İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile
hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından
açılan iptal davaları,
b) İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar
tarafından açılan tam yargı davaları,
c) Tahkim yolu öngörülen imtiyazşartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar
hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden
dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar."
7. 3294 sayılı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanunu'nun 1.
maddesinde, “Bu Kanunun amacı; fakrı zaruret içinde ve muhtaç durumda bulunan
vatandaşlar ile gerektiğinde her ne suretle olursa olsun Türkiye'ye kabul edilmiş veya gelmiş
olan kişilere yardım etmek, sosyal adaleti pekiştirici tedbirler alarak gelir dağılımının
adilane bir şekilde tevzi edilmesini sağlamak, sosyal yardımlaşma ve dayanışmayı teşvik
etmektir” şeklindeki düzenleme ile kanunun amacı düzenlenmiş, aynı Kanunu ’nun 3.
maddesinde, “Bu Kanunda öngörülen hizmetlerin gerçekleştirilmesi için Başbakanlığa bağlı
ve T.C. Merkez Bankası nezdinde Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu
kurulmuştur.''’ şeklindeki düzenleme ile Kanunun amacı düzenlenmiş; aynı Kanunun 3.
maddesinde ise, “Bu Kanunda öngörülen hizmetlerin gerçekleştirilmesi için
Cumhurbaşkanınca görevlendirilen Cumhurbaşkanı yardımcısına veya bakana bağlı ve T.C.
Merkez Bankası nezdinde Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu kurulmuştur.”
denilmek sureti ile Sosyal Dayanışma ve Yardımlaşma Fonunun amacı belirtilmiştir.
8. Aynı Kanun'un 7. maddesinde; “Bu Kanunun amacına uygun faaliyet ve
çalışmalar yapmak ve ihtiyaç sahibi vatandaşlara nakdî ve aynî yardımda bulunmak üzere
her il ve ilçede sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıfları kurulur. / Mülkî idare amirleri
vakfın tabii başkanı olup, illerde belediye başkanı, defterdar, il millî eğitim müdürü, il sağlık
müdürü, il tarım müdürü, il sosyal hizmetler ve çocuk esirgeme kurumu müdürü ve il
müftüsü; ilçelerde belediye başkanı, mal müdürü, ilçe millî eğitim müdürü, Sağlık
Bakanlığının ilçe üst görevlisi, varsa ilçe tarım müdürü ve ilçe müftüsü vakfın mütevelli
heyetini oluşturur. Ayrıca her faaliyet dönemi için, il dahilindeki köy ve mahalle
muhtarlarının valinin çağrısı üzerine yapacağı toplantıya katılanların salt çoğunluğuyla
kendi aralarından seçecekleri birer muhtar üye ile ilde kurulan ve bu Kanunda belirtilen
amaçlara yönelik faaliyette bulunan sivil toplum kuruluşlarının yöneticilerinin kendi
aralarından seçecekleri iki temsilci ve hayırsever vatandaşlar arasından il genel meclisinin
seçeceği iki kişi; ilçe dahilindeki köy ve mahalle muhtarlarının kaymakamın çağrısı üzerine
yapacağı toplantıya katılanların salt çoğunluğu ile kendi aralarından seçecekleri birer üye
ile ilçede kurulu ve bu Kanunda belirtilen amaçlara yönelik faaliyette bulunan sivil toplum
kuruluşlarının yöneticilerinin kendi aralarından seçecekleri bir temsilci ve hayırsever
vatandaşlar arasından il genel meclisinin seçeceği iki kişi mütevelli heyetinde görev alırlar.
İl veya ilçede bu Kanunda belirtilen amaçlara yönelik faaliyette bulunan sivil toplum
kuruluşu olmaması halinde, hayırsever vatandaşlar arasından il genel meclisinin seçeceği
üçüncü bir kişi daha mütevelli heyetinde görev yapar. / Vakıf senetleri mahallin en büyük
mülki idare amiri tarafından Medeni Kanundaki hükümlere göre tescil ettirilir. / Vakıflar,
18/10/2012 tarihli ve 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanununun 34 üncü
maddesinin ikinci fıkrası hükmüne göre, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Sosyal
Yardımlar Genel Müdürlüğünce imzalanacak işletme düzeyinde toplu iş sözleşmesi
kapsamında işyerleridir" şeklindeki düzenlemeler ile Sosyal Yardımlar Genel Müdürlüğünün
il ve ilçedeki faaliyetlerini, her ilde vali ve her ilçede ise kaymakam başkanlığında
oluşturulmuş Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfları aracılığıyla yerine getirdiği
belirtilmiştir.
9. 2022 sayılı 65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk
Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkında Kanun'un 2. maddesinde şu düzenleme
bulunmaktadır:
"65 yaşını doldurmamış olmasının yanı sıra;
a) Başkasının yardımı olmaksızın hayatını devam ettiremeyecek şekilde engelli
olduklarını ilgili mevzuatı çerçevesinde alınacak sağlık kurulu raporu ile kanıtlayan, 18
yaşını dolduran Türk vatandaşı engellilerden; sosyal güvenlik kuruluşlarının herhangi
birisinden her ne nam altında olursa olsun bir gelir veya aylık hakkından yararlananlar ile
uzun vadeli sigorta kolları açısından zorunlu olarak sigortalı olunması gereken bir işte
çalışanlar veya nafaka bağlanmış ya da nafaka bağlanması mümkün olanlar hariç olmak
üzere, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfları tarafından muhtaç olduğuna karar
verilenlere muhtaçlık hâli devam ettiği müddetçe (4.860) gösterge rakamının memur aylık
katsayısı ile çarpımından bulunacak tutarda,
b) İlgili mevzuatı çerçevesinde alınacak sağlık kurulu raporu ile engelli olduklarını
kanıtlayan, 18 yaşını dolduran ve talebine rağmen Türkiye İş Kurumu tarafından işe
yerleştirilememiş olan Türk vatandaşlarından; sosyal güvenlik kuruluşlarının herhangi
birinden her ne nam altında olursa olsun bir gelir veya aylık hakkından yararlananlar ile
uzun vadeli sigorta kolları açısından zorunlu olarak sigortalı olunması gereken bir işte
çalışanlar veya nafaka bağlanmış ya da nafaka bağlanması mümkün olanlar hariç olmak
üzere, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfları tarafından muhtaç olduğuna karar
verilenlere muhtaçlık hâli devam ettiği müddetçe (3.240) gösterge rakamının memur aylık
katsayısı ile çarpımından bulunacak tutarda,
aylık bağlanır."
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
A. İlk İnceleme
10. Uyuşmazlık Mahkemesinin Muammer TOPAL’ın başkanlığında, Üyeler Birol
SONER, Nilgün TAŞ, Doğan AĞIRMAN, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Ahmet
ARSLAN’ın katılımlarıyla yapılan 18/04/2022 tarihli toplantısında; başvuru yazısı ve dava
dosyası üzerinde 2247 sayılı Kanun'un 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre,
davalı vekilinin, anılan Kanun'un 10/2. maddesinde öngörülen yönteme uygun olarak yaptığı
görev itirazının reddedilmesi ve 12/1. maddede belirtilen süre içinde başvuruda bulunması
üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısınca, 10. maddede öngörülen biçimde, olumlu görev
uyuşmazlığı çıkarıldığı anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık
bulunmadığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliğiyle karar verildi.
B. Esasın İncelenmesi
11. Raportör-Hâkim Engin SELİMOĞLU’nun, davanın çözümünde adli yargının
görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan, ilgili Başsavcılarca
görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ'nin davada adli yargının,
Danıştay Savcısı Yakup BAL'ın ise idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü
açıklamaları da dinlendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
12. Dava, vesayet altındaki davacıya 2022 sayılı Kanun uyarınca muhtaçlık maaşı
bağlanması amacıyla yapılan başvurunun Bahçelievler Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma
Vakfı tarafından reddi üzerine açılmıştır.
13. 3294 sayılı Kanun’a göre faaliyet gösterecek vakıfların mütevelli heyetleri
(çoğunlukla) belli kamu görevlilerinden oluşmasına rağmen, yukarıda yer verilen mevzuatta
söz konusu vakıfların kamu tüzel kişiliği şeklinde kurulduğuna işaret eden özel bir
düzenlemeye yer verilmeyip, söz konusu vakıfların Medeni Kanun hükümlerine tabi olarak
kurulup faaliyette bulunmalarının öngörülmüş olması karşısında davacıya 2022 sayılı Kanun
uyarınca bağlanması istenen muhtaçlık aylığı talebinin reddine ilişkin Bahçelievler
Kaymakamlığı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı Mütevelli Heyetinin 08/12/2020
tarih ve 113 sayılı işleminin iptali istemiyle açılan davanın özel hukuk hükümleri uyarınca
çözümlenmesi gerekecektir.
14. Bu durumda; davaya konu edilen işlemin, 3294 sayılı Kanun'un 7. maddesi
kapsamında vakıf mütevelli heyeti kararı ile yapıldığı, 3294 sayılı Kanun gereğince söz
konusu vakıfların Medeni Kanun hükümlerine tabi olarak kurulup faaliyette bulunmalarının
öngörülmüş olması nedeni ile dava konusu işlemin kamu gücü kullanılmak suretiyle tesis
edildiğinin kabulünün mümkün bulunmadığı sonucuna varılmakla; davanın görüm ve
çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu anlaşılmıştır.
15. Yukarıda belirtilen hususlar nazara alındığında, Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcısı'nın başvurusunun kabulü ile İstanbul 12. İdare Mahkemesince verilen 02/11/2021
tarihli ve E.2021/366 sayılı görevlilik kararının kaldırılması gerektiği sonucuna varılmıştır.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Davanın çözümünde ADLİ YARGI YERİNİN GÖREVLİ OLDUĞUNA,
B. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile İstanbul
12. İdare Mahkemesince verilen 02/11/2021 tarihli ve E.2021/366 sayılı GÖREVLİLİK
KARARININ KALDIRILMASINA,
Esas No : 2022/177
Karar No: 2022/214
..... KARŞI OYLARI
VE OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.