Makale ve Yayınlar

Trafik Kazasından Kaynaklanan Tazminat - İşkazasından Kaynaklanan (Haksız Fiil Tazminat Talepleri)

Kurulduğu günden beri geniş bir çerçevede hukuk hizmeti sunmaya başlayan Uğur Hukuk ve Danışmanlık Bürosu , en verimli şekilde çözüme ulaşmak için araştırma ve çalışma yapmanın yanı sıra akademisyenler ve hukuk bürolarıyla da işbirliği içerisindedir. Büromuz müvekkillerine kaliteli hizmet sunabilmek ve değişen durumlara derhal uyum sağlayabilmek için ihtiyaç duyulan tüm konularda uzman kişi ve kurumlarla işbirliği içinde çalışmaktadır.

Taraf bilirkişiliği gelişmiş tüm ülkelerde bilinen bir tanımdır. ABD' de 24.000'in üzerinde taraf bilirkişiliği yapan özel merkez bulunmaktadır. Türkiye Barolar Birliği, Avukatlık Yasası çalışmaları kapsamında, "Avukat Yardımcılığı Statüsü" başlığı altında ülkemizde de tarafsız delil tespiti uygulamasının hukuk alanında yaygınlaştırılması gerektiğini vurgulamıştır.

5271 sayılı Ceza Muhakemeleri Kanunu 67/6. Maddesi ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 239/1. maddesi gereği taraflar uzmanından bilirkişi görüşü alabilirler kapsamında aşağıdaki konularda sizlere hizmet vermekteyiz.

SORUMLULUK HUKUKU

            A)GENEL OLARAK

            Türk Borçlar Kanununun genel hükümler kısmının birinci bölümünün ikinci ayrımı “Haksız fiilden doğan borç ilişkileri” başlığını taşımaktadır. Haksız fiili düzenleyen kurallar “Sorumluluk hukuku”nu oluşturur. Dolayısıyla, geniş anlamda haksız fiil kavramı, hem kusur sorumluluğunu, hem de kusursuz sorumluluğu içerir. TBK.nun 49 ila 76.maddeleri arasındaki hükümlerde düzenlenmiştir.

            Sorumluluk hukukunun konusu, zarar verenin, zarar görenin uğramış olduğu zararı gidermektir. Bu anlamda sorumluluk hukukuna tazminat hukuku da denilmektedir.

            Zararın başka bir kişiye aktarılmasını (yükletilmesini) haklı gösteren sebeplere, “sorumluluk sebepleri” denilmektedir. Sorumluluk sebeplerinden birinin mevcut olması halinde, zarar gören, uğramış olduğun zararın tazminini başka bir kişiden isteyebilir. Sorumluluk sebepleri üçe ayrılmaktadır.

Bunlar; kusur, sözleşme ve kanundur.

            1)Kusur:

            TBK. m.49'dan anlaşıldığı üzere, kusur, sorumluluk sebeplerinin başında gelmektedir. Kendi kusurlu davranışı ile bir başkasına zarar veren kimse, bu zararı gidermek, onu tazmin etmek zorundadır.

            2)Sözleşme:

            Diğer bir sorumluluk sebebi de, sözleşmedir. Bir kimse sözleşme ile bir başkasının uğrayacağı zararı gidermeyi, yani tazmin yükümlülüğünü üzerine alabilir. Burada zararı yüklenen kişinin zararın doğmasında kusurlu bir davranışı yoktur. Örneğin, sigorta sözleşmelerinde, sigortacı, ödenecek belirli bir prim karşılığında, sigorta ettirene karşı, sigortalı yönünden tehlikenin (rizokonun) gerçekleşmesi halinde doğacak zararlı sonuçları gidermeyi vaad eder. Sigorta sözleşmesinden başka kefalet ve garanti sözleşmeleri de bu tür sözleşmelere örnektir.

            3)Kanun Hükmü:

            Bir kanun veya bir kanun hükmü de sorumluluk sebebi olabilir. Kanunun, sorumluluk sebebi olduğu hallerde, zararın başka bir kişiye yükletilmesi için, bunun kusurlu bir davranış veya sözleşmeden doğması gerekmez. Gerçekleşen zarar, kusur ve sözleşmeden bağımsız olarak kanun gereği başka bir kişiye yükletilir. Örnek, kusursuz sorumluluk hallerinde özellikle özen ve tehlike sorumluluğunda, vekaletsiz iş görme ve zorunlu sigorta hallerinde olduğu gibi.

            B)Kusura dayalı sorumluluk, TBK.nun 49.maddesi ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. TBK.nun 49.maddesine göre; “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.

            Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür.”

            Kusur sorumluluğunda sorumluluğun en önemli unsuru, kusurdur. Bu tür sorumlulukta kusur, sorumluluğun kurucu unsurudur. Bu nedenle, sorumluluğun doğması için zarar, uygun illiyet bağı ve hukuka aykırılık unsurlarından başka, zarar verenin davranışının kusurlu olması da gerekir. Burada üç davranış biçimi söz konusudur. Kusurlu davranış, hukuka aykırı davranış ve zarar verici davranış.

            C)Kusursuz sorumluluk halleri ise; TBK.'nun 65 ila 71. maddelerinde düzenlenmiştir. 65.maddede Hakkaniyet sorumluluğu, 66.maddede Adam çalıştıranın sorumluluğu, 67.maddede Hayvan bulunduranın sorumluluğu, 69.maddede Yapı malikinin sorumluluğu, 71.maddede ise; Tehlike sorumluluğu hüküm altına alınmıştır.

Aktüeryal alan, insanların; doğum, ölüm, hastalık, sakatlık, emeklilik gibi yaşamını; yangın, kaza, deprem, sel, hırsızlık gibi mal varlığını etkileyen olaylara bağlı, mücbir sebepler ve bu olayların finansal etkileriyle ilgilenir.Aktüeryal alanda tazminat hesaplamaları yapan kişiler, bu tür olayların oluşma riskini irdelemek, olasılıklarını tahmin etmek ve bu olayların finansal etkileri üzerinde bilimsel değerlendirme ve programlarını oluşturmak üzerine sonuçlar ortaya koyarlar.Aktüeryal hesaplamalar günümüzde tazminat hukuku içerisinde değerlendirilmektedir.

sorumluluğun gerçekleşmesi için, sorumluluğu doğuran olayla zarar arasında sebep-sonuç ilişkisinin varlığı yeterlidir. Burada kusur, kurucu unsur olmaktan çıkmış, yerini illiyet unsuru almıştır. Gerçekleşen zararla olay arasında uygun illiyet bağının bulunması sorumluluk için yeterlidir.

                                                                      

            D) Sorumluluk hukukunun amaçları:

            a)Zararı denkleştirme (giderme, karşılama) amacı;

            Bu amaç, zararın zarar gören üzerinde kalmayıp, ondan alınarak bir başkasına ve özellikle zarar verene yükletilmesi, aktarılmasıdır. Bu suretle, zarar görenin zararının giderilmesi, malvarlığı veya şahıs varlığında uğradığı eksilmenin (kaybın) karşılanması amacı güdülmektedir.

            b)Zararı önleme amacı:

            Zararı önleme amacı, aynı zamanda bir yaptırım görevi de görür. Özellikle, kusur sorumluluğunda, kusurlu ve hukuka aykırı bir davranışın sonuçlarına tazminat yaptırımını bağlamak; herkesi davranışlarında daha dikkatli olmaya, başkalarına zarar vermemek için gerekli iradi çabayı harcamaya sevk eder. Kişinin zarar verici bir davranışta bulunmasını dizginler veya tekrar aynı davranışta bulunma girişimini de önler.

            c)Tazminat talebinde ihlal edilen hakkın devamı (takibi) amacı:

            Sorumluluk hukukunun bir değer amacı da, “hakkın takibi” veya “hakkın devamı” fikrinde gerçekleşmektedir. Hukukça korunan bir hakkın ihlali sonunda, ihlal edilen bu hakkın yerine, zarar görenin, zarar verene karşı sahip bulunduğu “tazminat talebi” geçmektedir. Böylece, hakkın takibi veya devamı fikriyle, ihlal edilen hak, taşıdığı değere eşit bir tazminat talebine dönüşmekte ya da onun yerine kaim olmaktadır.

            II)ZARARIN VE KUSURUN İSPATI

            TBK.'nun 50.maddesinde; zararın ve kusurun ispatı hususu düzenlenmiştir. Zarar veren zararı ispatlamakla yükümlüdür. Birinci fıkrasına göre zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. İkinci fıkraya göre de; uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hakim, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirleyecektir. Bu fıkraya göre, zararın varlık ve miktarının belirlenmesinde hakim, geniş bir takdir yetkisine sahiptir. Fakat, hakimin takdir yetkisini kullanabilmesi için zarar görenin zararın varlık ve miktarı hakkında kanaat verecek olgu ve olaylarla ilgili bilgi ya da belgeleri mahkemeye sunmuş olması gerekir. TBK. m.50/11'nin uygulama alanı bulacağı en önemli hal, bedensel bütünlüğünün ve özellikle ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan zararlarda görülür. Örneğin, küçük bir çocuğun sakat kalması halinde, onun gelecekteki meslek ve kazancının hesaplanmasında durum böyledir.

            Zarar, kural olarak haksız fiilin işlendiği andaki durum göz önünde tutularak belirlenir. Bu davalarda taraf hakimiyeti ve taleple bağlılık ilkesi gereği faiz (kendisi-miktarı-başlangıcı) ve teselsül konularında istem dikkate alınarak karar verilir. Zararın kapsamında faiz de vardır. Dolayısıyla, hakim, zararın meydana geldiği andan itibaren faiz yürütmek zorundadır. Haksız fillerde istenecek faiz, kanuni faizdir. Tarafların tacir olduğu ticari işlerle ilgili haksız fiillerde faiz ticari temerrüt faizidir.

            Maddi zarar, zarar verici eyleme maruz kalan şahsın mal varlığında zarar verici eylem sonucu meydana gelen durum ile bu eylemden önce mevcut olan durum arasındaki farktır.

            Maddi zarar iki türlüdür. Birincisi fiili zarardır. Fiili zarar, zarar verici fiil nedeniyle mal varlığındaki aktif azalmadır (eksilmedir). İkinci zarar türü, yoksun kalınan kardır. Mal varlığında, zarar verici fiilden önceki hal ile sonraki hal arasında bir değişiklik olmamakla birlikte, bu fiil olmasıydı mal varlığında meydana gelebilecek çoğalmayı ifade eder.

Bedensel zararlarda tazminat miktarı zarar miktarını geçemez. Zira, sorumluluk hukukunun amacı, zarar görenin uğramış olduğu gerçek zararı gidermek, zarar verici olay sonucunda onun mal varlığında meydana gelen azalmayı, tazminat ödemek suretiyle karşılamaktır. Bu nedenle, zarar verici olayın zarar gören lehine doğurmuş olduğu ekonomik menfaat, brüt zarardan düşülür. Böylece, gerçek zarar hesaplanmış olur. (Örneğin, olay sonucunda bir ev yıkılmışsa, evin enkazı değerinden düşülür. Ya da bir inek trafik kazasında ölmüşse, ineğin derisi ve ölmeden önce kesilmişse etinin değeri brüt zarardan düşülmelidir.) Zararlandırıcı olay nedeniyle yapılmak zorunda kalınan zorunlu tasarruflarda denkleştirme kapsamında görülmüştür. Örneğin kaza nedeniyle gideceği yere kendi arabasıyla gidemeyince kişiye ödenecek yol giderinden, aracında, harcayacağı benzin gideri indirilecektir. Bunun gibi, zarar görenin herhangi bir nedenle zarar verici olaya bağlı olarak ekonomik bir yarar elde etmesi halinde bu miktarın zarardan indirilmesi gereklidir. Hakim, bu indirimi (denkleştirme kuralını) resen uygular. Zararlardan indirilecek olan yararın varlığını ise, iddia ve ispat edecek olan davalıdır. Fakat dosyadan anlaşılan yararlar için hakim res'en indirim uygulaması yapacaktır. Dosyadan anlaşılamıyorsa, hakim yararın olup olmadığını res'en araştıramaz.

            Hakim zararın belirlenmesi konusunda takdir yetkisini kullanırken imkan ölçüsünde zararla ilgili tüm delilleri değerlendirecek, zararı gören tanıklardan ek bilgi almaya çalışacak, bu konuda tutanak tutulmuş ise, tutanağı düzenleyenleri çağırıp dinleyecektir. Tedavi giderlerine ilişkin maddi zararın tamamının belgeye bağlanması aranmamaktadır. Tedavinin niteliği ile bağdaşır olması şartı ile tedavi için makbuza veya bir belgeye bağlanılmayan masraflar zarar olarak istenebilir. Tedavi ile ilgili yol giderleri, refakatçi masrafı, iş kaybı zararları ceza dosyasındaki delillerle ve her türlü delille ispatlanabilir. Bu masrafların dava yoluyla istenip istenemeyeceği hususunda hesaplama yapacak bilirkişinin doktor olması gerekir.

            Tesadüfü yararlar, bağışlar, miras ve rücuya konu olmayan sigorta ödemeleri (emekli maaşı ve malüllük maaşı gibi) denkleştirmeye tabi tutulamazlar. Uygulamada, zorunlu ve ihtiyari trafik sigortaları ve kasko sigortasından alınan bedelin zarardan değil, tazminattan indirileceği kabul edilmektedir.(Manevi zararda denkleştirme kuralı söz konusu olmaz). Çocuklarının öldürülmesi nedeniyle ana ve babanın, destekten yoksun kalma tazminatı istemeleri halinde, ana ve babanın, çocuğun ölümü dolayısıyla yapmaktan kurtuldukları bakım, eğitim ve öğrenim giderleri de bir yarar olup, destekten yoksun kalma zararında düşülür.

            III)TAZMİNATIN BELİRLENMESİ

            TBK.nun 51.maddesinde (BK. md.43) tazminatın nasıl belirleneceği hükme bağlanmıştır. Maddeye göre; “Hakim, tazminatın kapsamını ve ödeme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler. Tazminatın irat biçiminde ödenmesine hükmedilirse, borçlu güvence göstermekle yükümlüdür.” Burada, kanun koyucu “özellikle” ifadesini kullanarak, tazminatı berilemede esaslı unsurun kusur olduğunun vurgulamıştır.

            Hakim, tazminatı belirlerken, kural olarak zarar veren kişinin zarardan kendi kusuru oranında sorumlu olacağından hareketle, tazminatın kapsamını, kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirleyecektir.

            Bunun yanında, somut olayın özelliklerine göre hareket edecek, diğer şart ve durumları da gözeterek, tazminattan indirim yapabilecektir. Kanunun 52.maddesindeki zarar görenin davranışına bağlı indirim sebeplerini gözeteceği gibi,bunların dışında umulmayan olaylar, zarar görenin bünyesi  istidadı, illiyet bağının zayıf bulunması, zarar görenin çok yüksek gelirinin bulunması, olayın mağdura yardım yapıldığı sırada meydana gelmesi veya hatır taşımacılığı, evlenme şansı gibi nedenler de doktrin ve uygulamada tazminattan indirim sebebi olarak kabul edilmektedir.

Maddi tazminatın aynen veya nakden belirlenmesi mümkündür. Aynen tazmin etme, alacağa konu olan şeyin mal olarak alacaklıya sağlanmasıdır. Bu yol uygulamada çok az yer tutmaktadır. Nakden tazminat ise iki türlü olabilir. Birincisi irat, yani belirli aralıklarla devam eden ödemeler biçiminden olmaktadır. İkincisi, sermaye şeklinde bedeli bir defada ödenecek bir paradır. Uygulamada genelde sermaye şeklinde talep edilmektedir. 51/2.maddeye göre; “Tazminatın irat biçiminde ödenmesine hükmedilirse, borçlu güvence (teminat) göstermekle yükümlüdür”.

            TBK.nun 52/1.maddesinde ise; davacının (zarar görenin), tazminattan yapılacak indirimlerle ilgili davranışlarının neler olduğu hükme bağlanmıştır. Maddeye göre; “Zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hakim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir. Zarara hafif kusuruyla sebep olan tazminat yükümlüsü, tazminatı ödediğinde yoksulluğu düşecek olur ve hakkaniyet de gerektirirse hakim, tazminatı indirebilir.” Maddenin ikinci fıkrasındaki indirim nedeni hakkaniyet düşüncesidir.

 

            IV)Zarar ve Tazminatta İndirim Sırası

            Tazminatın saptanabilmesi için öncelikle zararın belirlenmesi gerekir. Sorumluluk hukukunda tazminat denkleştirilirken yapılacak indirimler arasında bir sıra söz konusudur. İndirim nedenleri genellikle, biri gerçek zararın diğeri de tazminatın belirlenmesine ilişkin olmak üzere ikiye ayrılır. Kural olarak, önce gerçek zararı bulmak gerektiğinden, zararla ilgili indirim sebepleri önce,  tazminatla ilgili indirimleri sebepleri ise daha sonra uygulanmaktadır. Buna ilaveten, tazminat alacaklısına ilişkin indirim sebeplerinin önce, tazminat borçlusuna ilişkin indirim sebeplerinin de sonra uygulanması gerekmektedir.(3.HD. 29.03.2010 tarih ve 2010/4167-5310). Bundan başka, kendi aralarında da desteğe ait indirim sebepleri diğer bütün indirim sebeplerine göre en önce, tazminat alacaklılarına ilişkin indirim nedenleri ve tazminat borçlusuna ait indirim nedenleri de en sonra göz önünde bulundurulacaktır. (4 HD 30.3.1979 tarih ve 1979/13369-4345)

            Denkleştirme işleminin (zarardan indirim nedeninin) tazminattan indirim nedeni gibi sonradan hesaba katılması durumunda zarar görenin aleyhine bir sonuç doğar. Örneğin, trafik kazasında zarar gören aracın değeri 10.000 TL dir. Araç tamamen hasara uğramış olup, hurda değeri ise 2.000 TL'dir. Davalı da (zarar veren de) olayda % 50 kusurludur. Bu durumda, önce doğru yönteme (sıralamaya) göre hesap yapılırsa, (araç değerinden, hurda değeri düşüldüğünde) net zarar 8.000 TL'dir. Sonra da tazminata esas olan net zarardan %50 kusur indirimi yapıldığında, hükmedilecek tazminat miktarı 4.000 TL'dir. Oysa, aksi uygulandığında, önce kusur oranı uygulanıp sonra hurda bedeli mahsup edildiğinde hükmedilecek tazminat miktarı 3.000 TL'dir. Bu biçimdeki hesaplama yöntemi yanlış ve zarar görenin aleyhine olacaktır.

 

            V)ÖZEL DURUMLARA İLİŞKİN ZARAR KALEMLERİ

                 Kanun koyucu, bu genel tazminat belirleme hükümleri ile birlikte özel durumlara ilişkin olarak (ölüm ve bedensel zararla ilgili) 53 ve 54. maddelerindeki hükümlere yer vermiştir. Ölüm halinde uğranılan zarar kalemleri 53.maddede 3 bent halinde sıralanmıştır. Bunlardan birincisi cenaze giderleri, ikincisi ölüm hemen gerçekleşmemişse tedavi giderleri ile çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar, üçüncüsü de ölenin desteğinden yoksun kalan kişilerin bu sebeple uğradıkları kayıplardır. 54.madde de ise; bedensel zararlar başlığı altında, bedensel bütünlüğün zedelenmesi durumunda uğranılan zarar kalemleri belirtilmiştir. Bunlar, tedavi giderleri, kazanç kaybı, çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar, ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplardan oluşmaktadır.

Trafik ya da iş kazalarında yaralanan ya da vefat durumunda geride kalanların hak sahipliği ve talep edebilecekleri haklar konusunda karşımıza çıkan kanunlar ve ilgili maddeleri genel olarak şu şekildedir:
01/08/2012 günü yürürlüğe giren 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu Haksız Fiillerden Doğan Borç İlişkileri başlıklı maddelerinden 49. Maddesi Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür, hükmünü düzenlemiştir.
Zararın ve kusurun ispatı başlıklı 50. Madde: Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler.
Tazminatın Belirlenmesi başlıklı madde 51- Hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler. Tazminatın irat biçiminde ödenmesine hükmedilirse, borçlu güvence göstermekle yükümlüdür.
Yasa’nın 52. Maddesi ise Zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hâkim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir. Zarara hafif kusuruyla sebep olan tazminat yükümlüsü, tazminatı ödediğinde yoksulluğa düşecek olur ve hakkaniyet de gerektirirse hâkim, tazminatı indirebilir.
Görüleceği üzere Yasa Koyucu Hakime tazminat miktarını belirlerken tarafların durumunu gözeterek geniş bir yetki alanı sunmuştur. Gelgelelim insani zararlar için Hakimlerin bu derece yetkilerinin bulunmadığını Yasa’nın devam maddelerinde karşımıza çıkar. Buna göre Özel durumlar başlıklı Ölüm ve bedensel zarar ile Ölüm halleri için ayrı düzenleme getirilmiştir. TBK’nın 53. Maddesinde Ölüm hâlinde uğranılan zararlar özellikle şunlardır diyerek zarar kalemlerini tek tek saymıştır:
1. Cenaze giderleri.
2. Ölüm hemen gerçekleşmemişse tedavi giderleri ile çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar.
3. Ölenin desteğinden yoksun kalan kişilerin bu sebeple uğradıkları kayıplar.
b. Bedensel zarar

MADDE 54- Bedensel zararlar özellikle şunlardır:
1. Tedavi giderleri.
2. Kazanç kaybı.
3. Çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar.
4. Ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar.


TBK 52. maddesinde hakime tanınan geniş yetki insani can zararlarında 55. Madde ile açık biçimde kısıtlanmıştır. 55 maddede Destekten yoksun kalma zararları ile bedensel zararlar, bu Kanun hükümlerine ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanacağı, kısmen veya tamamen rücu edilemeyen sosyal güvenlik ödemeleri ile ifa amacını taşımayan ödemeler, bu tür zararların belirlenmesinde gözetilemeyeceği, zarar veya tazminattan indirilemeyeceği, ve dahası hesaplanan tazminatın, miktar esas alınarak hakkaniyet düşüncesi ile artırılamayıp azaltılamayacağı açık biçimde hüküm altına alınmıştır.
Yasa koyucunun bedensel zararlar konusunda tarafların yıkımına yol açacak yüksek miktarda tazminat hesaplanmasının dahi hakkaniyet düşüncesiyle indirime konu edilemeyeceği yönündeki tutumu konunun hassasiyetini de ortaya koymaktadır.
52. maddenin ikinci fıkrasında da Kanun hükümlerinin, her türlü idari eylem ve işlemler ile idarenin sorumlu olduğu diğer sebeplerin yol açtığı vücut bütünlüğünün kısmen veya tamamen yitirilmesine ya da kişinin ölümüne bağlı zararlara ilişkin istem ve davalarda da uygulanacağını düzenlemiştir.
Tazminat hesaplamalarının hükme en yakın tarih olması gerektiği Yargıtay tarafından yerleşik içtihat haline gelmiştir:
Yüksek Mahkeme, zarar hesabı yapılırken hüküm tarihindeki yani mahkeme hükmüne en yakın tarihte belirlenebilen verilerle hesaplama yapılması gerektiğini içtihat etmektedir.Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2011/17-351 E. , 2011/386 K. İlamı: “…Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; tazminatın hesabında hüküm tarihine en yakın tarihteki asgari ücret miktarının mı, yoksa ödemenin yapıldığı ve avans niteliğindeki ödemeye ilişkin bulunduğu kabul edilen belgenin düzenlendiği tarihteki asgari ücret miktarının mı esas alınması gerektiği, sonuçta tazminatın hangi miktar üzerinden hesaplanacağı, noktasında toplanmaktadır. Vurgulamakta yarar vardır ki, haksız eylemin beden tamlığına karşı işlenmesi durumunda zararın gerçek kapsam ve miktarı zamanla daha iyi belirlenebileceğinden, zararın tespitinde ve yapılacak hesaplamada en uygun tarihin esas alınması gerekir.

Mevcut durumda açılacak maddi ve manevi tazminat davasında davaya hazırlık aşamasında ;

Maddi ve Manevi Tazminat Kapsamı, Tazminatın Belirlenmesi ve Miktarın Belirlenmesi Trafik kazası sonucunda ölüm olayı gerçekleşmişse; Mirasçıları, ölenin desteğinden yoksun kaldıklarından destekten yoksun kalma tazminatı ile cenaze ve defin masraflarını talep edebileceği gibi, ölenin,ölümü nedeniyle duydukları acı ve üzüntü nedeniyle manevi tazminatta talep edebilirler. Yaralanma meydana geldiyse; Meydana gelen iş ve güç kaybı nedeniyle iş ve güçten yoksun kalınan gün boyunca, çalışamadığı ve kazançtan yoksun kaldığı için, çalışamayıp yoksun kaldığı kaybı, tedavi görmüşse tedavi masraflarını isteyebilecektir. Aynı şekilde manevi tazminat talebinde de bulunabilecektir. Sakatlık oluştuysa; Kişi sakatlık oranına göre,sakatlığın mesleğine yansıma oranı ve meydana gelecek iş ve güç kaybına göre zararını talep edebilecek, tedavi masraflarını isteyebilecek ve manevi tazminata hak kazanabilecektir. Ayrıca, araçlara veya eşyalara verilen zararların karşılanmasını istenebilecektir.

Tazminat miktarının belirlenmesindeki yine ana unsurlar kaza nedeniyle özürlü kalan kimsenin meydana gelen trafik kazasında kusur durumu,yaşı,geliri ve mesleğidir. Tazminatın hesaplanmasında davacının ekonomik durumu ve uğramış olduğu zararların tam olarak tespiti çok önemlidir. Tazminatı etkileyen esas unsurlar destekten yoksun kalma tazminatında destekten yoksun kalanların yaşı ile desteğin vefat edenin yanianlar için müteveffanın yaşı,geliri ve kusur durumunun meydana gelen olaya etkisidir. Bu hesaplama sırasında hasarlar delilleriyle tam olarak ispat edilemez ise asgari ücret üzerinden zararın hesaplanması ve daha düşük tazminat miktarları söz konusu olacaktır. Özellikle manevi tazminat soyut bir kavram olduğundan kazazedenin uğramış olduğu zararların net ve çok iyi bir şekilde, delilleriyle birlikte ortaya konulması gerekmektedir. Bu hususta profesyonel avukatlardan yardım almanın önemi özellikle tazminatın miktarının doğru ve tatmin edici olması yönünden önemlidir.

Tazminat hesaplamalarının trafik kazasının mağduru hak sahiplerinin haksız fiil sorumlulularına karşı açtığı tazminat davalarının tamamında istisnasız biçimde genel ilke PMF 1931 yaşam tablosu esas alınarak hesaplamanın yapılmasıdır. CSO 1980 yaşam tablosunu kullanırken diğer bazıları TRH 2010 tablosunu esas almaktadırlar. Trafik Sigortası Genel Şartlarında da ve bazı Yargıtay Kararlarında TRH 2010 tablosunun hesaplamaya esas alınması öngörülmüştür.

Bu kapsamda olası, muhtemel Kusur durumlarının belirlenmesi, Maluliyet durumlarında Adli Tıp Kurumu 3.İhtisas Dairesi yalnızca mahkemelere mütalaa vermiş olduğundan , Heyet raporunun alınması , Üniversitelerin Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlıklarından rapor alınması , 

• Bedeni Hasarlara İlişkin Tazminat Davaları (Maluliyet Oran Tespiti): Karayolları zorunlu mali mesuliyet sigortası, ferdi kaza sigortası, işveren mali sorumluluk sigortası, seyahat sigortaları ve diğer poliçelere dayanan ürünlerden kaynaklanan her türlü bedeni hasar, vücut fonksiyon kaybı yüzdesinin Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliğine göre doğru hesaplanıp hesaplanmadığı, hesap hatası mevcut ise doğru oranın tespit edilmesi, ayriyeten tespit edilmiş olan oranın ülkemiz Hukuk Mahkemelerinde geçerli barem olan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine göre hesaplanması, belgeler üzerinden yaralanmanın tarif edildiği şekli ile olup olmadığı, kaza ile oluşan maluliyet arasında nedensellik bulunup bulunmadığı, sürekli sakatlık ve tedavi giderlerinin sağlık mevzuatına uygun olup olmadığı konularında adli tıbbi danışmanlık hizmeti görüşü alınması ,

• Adli Belge İncelemesi: Davaya konu olan her turlu belgede yer alan (çek, senet, sözleşme, tutanak, mektup, not vs) imza,paraf, yazı, rakam ve sembollerin iddiaya konu olan kişilerce düzenlenip düzenlenmediği veya ekleme ve-veya tahrifat yapılıp yapılmadığı konularında gerekli tespit, adli tıp ve adli belge inceleme uzmanlarımızca incelenerek resimli gösterimler ile desteklenerek raporlanır ve hazırlanan Özel Bilirkişi Raporu alınması ,

• Malpraktis ( Tıbbi Uygulama Hataları): Hekimin hukuki sorumluluğu, tıbbi uygulama çerçevesinde zarara uğrattığı hastaya tazminat ödemesini gerektirmekte, cezai sorumluluğu ise kusurlu eylemi nedeniyle cezaya çarptırılmasını ifade etmektedir. Her iki sorumlulukla ilgili yargı süreçleri birbirinden bağımsız olarak farklı mahkemelerde, farklı usullerle yürütülmektedir. Tazminata konu olduğu taktirde, derhal bütün bu süreci tıbbi ve hukuki açıdan uzman bir kadronun taraflarla görüşerek, belgeleri temin etmesi, sonrasında adli/ceza yargılamasına ilişkin iddia ve savunmalarınıza katkıda bulunmak en doğru yöntem olacaktır. Hekim Mesleki Sorumluluk Sigortası Kapsamında ihbar/dava konusu olayla ilgili tıbbi uygulama hatası bulunup bulunmadığı hususunda adli tıp uzmanı tarafından tanzim ve imza edilecek raporlar düzenlenmektedir. Hukuk Mahkemelerine yansımış ya da uzlaşma sürecinde kullanılmak üzere 5271 sayılı Ceza Muhakemeleri Kanunu 67/6.Madde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 293/1. Maddesi kapsamında adli tıp uzmanına ilaveten ilgili uzman(lar) imzalı bilimsel mütalaa alınması ve Yukarıdaki hususlara ilaveten raporda kullanılan yerli/yabancı literatürler rapora full text ekli olarak rapor alınması ,değerlendirilmesi ,

• Adli Travmatoloji (Adli Yaralanma Bilimi): Yaralanmalar; yaranın nedeni ve orijini; yaralamalarda kullanılan aletin belirlenmesi, ateşli silah yaralanmaları, künt travma, trafik kazaları, patlamalar, radyasyon hasarı, yanıklar.

• Ölümlü Olaylarda Nedensellik Tespiti: Ölüm nedenleri, orijinleri, şekilleri, Ölümün belirtileri, Ölüm zamanı, Ölüme etki eden faktörler, Ölümle ilgili diğer unsurlar, Otopsi raporlarının değerlendirilmesi

• Cinsel Suçlar: Cinsel ilişkinin gerçekleşip gerçekleşmediği, Cinsel saldırının derecesi ve sonuçları, Olayda fiziksel şiddet veya kurbanın direncini kırıcı

yöntemler kullanılıp, kullanılmadığı, Saldırganın ve olay yerinin belirlenmesine yönelik fiziksel muayeneler, delil toplaması ve laboratuar incelemeleri, Saldırı kurbanlarının fiziksel ve ruhsal tedavi sürecinde yönlendirilmesi,rapor alınması ,değerlendirilmesi ,

• Adli Psikiyatri (Cezai Ve Hukuki Sorumluluk): Suç işleyen kişinin bilinç durumunu etkileyecek derece ve nitelikte ruhsal bozukluğa neden olan bir etken, akıl hastalığı ya da zeka geriliği olup olmadığı ve dolayısıyla suçu isleyen kişinin tam ceza almasına engel olacak bir durumunun bulunup, bulunmadığı, Suç işleyen çocukların bu suçun ve sonuçlarının farkında olup olmadıkları, Kendisine cinsel saldırıda bulunulan bir kişinin ruhsal olarak buna karsı koymasına engel bir durumunun bulunup, bulunmadığı, Satış, vasiyet, miras gibi hukuki işlemleri gerçekleştiren kişinin akıl sağlığı yerinde olarak bu işlemleri gerçekleştirip gerçekleştirmediğinin belirlenmesi, Ruhsal yaralanmalar Yukarıda ayrıntılarını belirttiğimiz alanlarda iddianızın doğruluğunun belirlenmesi veya doğru bir başvuru sürecinin hazırlanması, iddianızı veya savunmanızı destekler bilgi ve belgelere sahip olup olmadığınız, mevcut belgelerin iddianıza veya savunmanıza olası etkileri, adli tıbbi süreç, yaşanılabilecek veya yaşanılan sorunların tespiti ve buna bağlı alınacak önlemler gibi konularda sözlü ve yazılı olarak görüşünüzü destekler bilimsel mütalaa ve bilirkişi raporlarının  alınması ve değerlendirilmesi ,