Danıştay 15. Hukuk Dairesi

Danıştay 15. Daire Başkanlığı 2015/188 E. , 2019/1160 K.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2015/188 E.  ,  2019/1160 K.

  •  


"İçtihat Metni"

T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2015/188
Karar No : 2019/1160

TEMYİZ EDEN (DAVALI) :
KARŞI TARAF (DAVACILAR) : 1-
2-
VEKİLLERİ :
İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacıların murisi olan ... tarafından 5233 sayılı Kanun uyarınca tazminat talebiyle yapılan başvuru üzerine tesis edilen Zarar Tespit Komisyonu'nun 23.03.2012 tarih ve 56/01/2012/2281 sayılı işleminin davacıların taleplerinin reddine ilişkin kısmının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… kararda; 15.07.2005 tarihli dilekçe ile adli sicil kaydı bulunmayan davacıların murisi olan şahsın 5233 sayılı Kanun kapsamında tazminat ödenmesi talebiyle yapılan başvurunun anılan şahsın vefatından sonra tesis edilen dava konusu işlem ile davacıların adli sicil kayıtlarının bulunduğundan bahisle tazminat miktarından davacıların miras payları düşülerek tazminatın ödenmesine karar verildiği; bu durumda, davacıların 5233 sayılı Kanun kapsamında başvuruda bulunan ancak başvuru yapıldıktan sonra vefat eden ve adına dava konusu işlem tesis edilmiş olan şahsın mirasçıları oldukları, işlem gerekçesinde belirtilen fiillerin başvuruyu yapan şahıs ile ilgisinin bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı, davacıların murisi tarafından yapılan başvuru, müracaatçının vefat ettiği 22.08.2010 tarihinden önce idarece değerlendirilmeye alınması halinde, tazminat miktarında mahsup gibi bir durumun doğmayacağı hususu da göz önüne alındığında, başvurunun yaklaşık 7 (yedi) yıl sonra değerlendirilmesi ve bu süreçte meydana gelen ölüm olayından davacıların aleyhine sonuç çıkarılması, hukuk devleti ve hakkaniyet ilkesiyle bağdaştırılamayacağından, dava konusu işlemde bu yönüyle de hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle dava konusu işlem hukuka aykırı bulunarak dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, dosya içeriğindeki işlem dosyası örneğinden de anlaşılacağı üzere, davacıların 3713 sayılı kanunda sayılan terör suçlarından dolayı mahkumiyetlerininin olduğu, 5233 sayılı Kanunun 2. maddesinin (f) bendinde 3713 sayılı Kanunun 1., 3. ve 4. maddeleri kapsamındaki suçlar ile terör olaylarına yardım ve yataklık kapsamındaki suçlardan mahkumiyeti olanların bu fiillerinden dolayı uğradıkları zararların kanun kapsamı dışında olduğunun açık ve net bir şekilde belirtildiği; Yerel Mahkemenin kararında, her ne kadar başvuru sahibinin muris olduğu ve murisin adli sicil kaydındaki mahkumiyetlerle bir ilgisinin olmadığı, murise zamanında ödeme yapılmış olsa idi bir mahsup işlemine gidilemeyeceği gerekçeleri hükme esas alınsa da terör ortamının oluşmasına bizzat kendi fiilleiyle katkıda bulunanların bu ortamın yarattığı mağduriyetlerden maddi tazminat elde etmesi 5233 sayılı yasanın varlık amacına ve en nihayetinde hukuka aykırılık teşkil ettiği, terör suçu işlemiş olanların mirasçı sıfatı ile dahi olsa bu suçların yarattığı ortamdan dolayı mağdur olduklarını iddia etmelerinin hukukla ve hakkaniyet ilkesi ile bağdaşmadığı ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ … DÜŞÜNCESİ : 5233 sayılı Kanunun amacına ilişkin 1. maddesi ile aynı kanunun kapsamına ilişkin 2. maddesi ve kanunun 2. maddesi gerekçesinde belirtilen "... Kanun, kendi kusur ve fiilleri sonucu değil, toplumun bir bireyi olarak terör eylemlerinin hedefi olan mağdur kişilerin zararlarını karşılamayı hedeflemektedir." ifadesi gereği terör örgüt üyeliği, terör örgütüne yardım ve yataklık gibi suçlardan hüküm giyenlerin, bu kanunun tazminini öngördüğü terör ve terörle mücadele faaliyetleri nedeniyle zarara uğrayan kişilerin kendi kusurlarından olmayan zararlarının karşılanması ana amacına aykırılık teşkil ettiği; ayrıca Dairemizde incelenen diğer terör tazminat dosyalarında da; Zarar Tespit Komisyonlarının çalışma yönteminde başvurucuların ve mirasçılarla devam eden başvurularda mirasçıların da adli sicil kayıtlarını incelediği dikkate alındığında komisyonlarında kanunun ruhuna uygun hareket ettiği; bu nedenle temyiz isteminin kabulü ile idare mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra dosya tekemmül ettiğinden davalının yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin işin gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalının temyiz isteminin reddine,
2. Dava konusu işlemin yukarıda özetlenen gerekçeyle iptali yolundaki … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı temyize konu kararının ONANMASINA,
3. Dosyanın anılan Mahkeme'ye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 28/02/2019 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.


KARŞI OYLAR(X) :

Davacıların murisi olan ve 5233 sayılı Kanun uyarınca tazminat talebiyle 15.07.2005 tarihli dilekçe ile başvuru yapan ... 22.08.2010 tarihinde vefat ettiği, vefatından sonra tesis edilmiş olan dava konusu işlem ile murisin davacılar dışındaki çocuklarının miras hisseleri oranında kendilerine ödeme yapıldığı, sadece davacılar yönünden başvurunun "mirasçı olan davacıların Türk Ceza Kanunu'nun 169. maddesinde belirtilen suçlar ile ilgili eylemlerinden dolayı, 3713 sayılı Kanun'dan adli sicil kayıtları olduğunun tespit edildiği, 5233 sayılı Kanunun 2. maddesinin (f) bendi uyarınca Kanun kapsamına girmediğinden, mirasçılık belgesinde belirtilen paylara göre adli sicil kayıtları bulunan davacıların sahip oldukları 1(bir)'er payı düşülerek tazminatın ödenmesine... " karar verilmesi üzerine bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun, terör eylemleri veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle maddî zarara uğrayan kişilerin, bu zararlarının karşılanmasına ilişkin esas ve usulleri belirlemek amacıyla yürürlüğe konulmuş olup; Kanunun "Kapsam" başlıklı 2. maddesinin (f) bendinde, terör suçu ile terör olaylarında yardım ve yataklık suçlarından mahkum olanların bu fiillerinden dolayı uğradığı zararların karşılanmayacağı öngörülmüştür.
5233 sayılı Kanunun irdelenmesinden, Kanun koyucunun terör örgütüne yardım ve yataklık suçu işleyen kişiler ile terör suçundan mahkum olan kişileri bu Kanun hükümlerinden faydalandırmamayı amaçladığı anlaşılmaktadır. Dolayısıyla, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamındaki suçlar ile terör olaylarında yardım ve yataklık suçlarından mahkum olanlara bu kanun kapsamında tazminat ödenmesi hukuken mümkün değildir.
Dosyanın incelenmesinden; davacıların … No'lu Devlet Güvenlik Mahkemesi'nin … tarih ve E:…, K:… sayılı ve … 2 No'lu Devlet Güvenlik Mahkemesi'nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararlarıyla terör örgütüne yardım ve yataklık suçundan mahkumiyetleri bulunduğu görülmektedir.
Terör örgütüne yardım ve yataklık suçundan mahkumiyetleri olan davacıların babalarından kalan malvarlığı dahi olsa zararlarının 5233 sayılı Kanun kapsamında tazmininin kanunun amaç ve kapsamına aykırı olduğu düşüncesiyle çoğunluk görüşüne katılmıyoruz.