Danıştay 15. Hukuk Dairesi

15. Daire 2014/7212 E. , 2019/1123 K.

15. Daire         2014/7212 E.  ,  2019/1123 K.
"İçtihat Metni"

T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2014/7212
Karar No : 2019/1123

DAVACILAR:1- ... 2- ...
VEKİLLERİ: ...
DAVALILAR: 1- ...
VEKİLİ: ...
2- ...
VEKİLİ: ...

DAVANIN KONUSU :
25.07.2014 tarih ve 29071 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğin 8. maddesi ile Sağlık Uygulama Tebliği'nin 2.4.4.F-1 numaralı "Fizik Tedavi ve rehabilitasyon raporlarının düzenlenmesi" başlıklı alt maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinin bir numaralı alt bendinin sonuna eklenen cümlenin, 9. maddesinin 2. fıkrası ile Tebliğin 2.4.4.F-2 numaralı "Fizik Tedavi ve rehabilitasyon işlemlerinin faturalandırılması" başlıklı alt maddesine eklenen fıkranın, 10. maddesi ile Tebliğin 2.4.4.F-5 numaralı "Robotik rehabilitasyon sistemi uygulamaları" başlıklı alt maddesinin 5. fıkrasına eklenen son cümlenin ve 66. maddesinin d bendinin iptali istenilmektedir.

DAVACININ İDDİALARI :
Dava konusu tebliğin 8. maddesi ile " ancak SUT eki EK-2/D-2 Listesinde “G80 kodu ile yer alan tanılarda ise; 31-60 seansa kadar (60 ıncı seans dahil) olan fizik tedavi ve rehabilitasyon uygulamaları için en az bir fiziksel tıp ve rehabilitasyon uzman hekiminin yer aldığı (sağlık hizmeti sunucusunda yeterli sayıda fiziksel tıp ve rehabilitasyon uzman hekimi bulunması durumunda sağlık kurulu bu hekimler tarafından oluşturulacaktır) resmi sağlık kurumu sağlık kurulunca, " ibaresinin eklendiği, EK-2/D-2 listesinde G80 Kodu adı altında "Serebral Palsi" hastalığının yer aldığı, bu değişiklik ile bu hastalar için fizik tedavi rehabilitasyon uygulamalarında daha önce bulunmayan resmi sağlık kurumundan sağlık raporu zorunluluğunun getirildiği, 9. maddesinin 2. fıkrası ile de " SUT eki EK-2/D-2 Listesinde “G80 kodu ile yer alan tanılarda; 31-60 seans fizik tedavi ve rehabilitasyon uygulamalarının resmi sağlık hizmeti sunucularında ya da nöroloji, ortopedi uzmanlarının olduğu özel sağlık hizmeti sunucularında yapılmış olması, 60 seans üzeri fizik tedavi uygulamalarının da resmi sağlık kurumlarında yapılmış olması gerekmektedir " ibaresi eklenerek daha önce bulunmayan bir düzenlemeye gidilerek aynı hasta grubu için 31-60 seans arası fizik tedavi rehabilitasyon uygulamalarının resmi sağlık kurumlarınca yapılması yapılması ya da bünyesinde nöroloji ve ortopedi uzmanlarının olduğu özel sağlık kruumlarınca yapılması şartı aranmasının getirildiği, yine 9. madde ile 60 gün üzerindeki FTR uygulamalarının resmi sağlık kurumlarınca yapılması sınırlaması getirildiği, bu üç sınırlamanın "Serebral Palsi" hastalığına yönelik tedavi gereksinimi sınırladığı, değişiklik ile "Serebral Palsi" hastalığına ilişkin seans sayısında göre farklı kurallar ve işleyişler getirildiği, ilk 30 seans, 31-60 ve 60 üstü seanstaki fizik tedavi rehabilitasyon uygulamaları kural altına alınırken serebral palsi hastalığının tedavi gereksiniminin dikkate alınmadığı, bu hastalığın çocukluk döneminde geçirilen beyin hasarı sonucuna bağlı hareket kısıtlılığı oluşturan bir hastalık olduğu, her yıl düzenli FTR alınması gerektiği, yıllık asgari alınması gereken fizik tedavinin 60 seans olduğu, değişikliğin gereksinim ve tıbbi gerçeklerle uymadığı, Sağlık Uygulama Tebliğinin diğer maddeleri ile bir yılda en fazla aynı bölgeden 30 seans, iki farklı vücut bölgesinden 60 seans alınan fizik tedavi ve rehabilitasyon bedelinin SGK tarafından karşılanabileceği, bir yıl içinde aynı bölge için en fazla iki sağlık kurulu raporu düzenleneceği, iptali istenen değişiklikler bu düzenlemeler ile düşünüldüğünde 31-60 seans FTR için resmi sağlık kurulu raporu 60 seans üstü için resmi sağlık kurumu zorunluluğu getirilmesinin hastanın tedaviye erişimini kısıtladığı, 66. maddede her iki düzenlemenin yürürlük tarihini 01.09.2014 olarak düzenlediği, sürenin de kısa tutulduğu, 30 seansa kadar uygulanan FTR uygulamalarının bedelinin SGK tarafından karşılanabilmesi için FTR uzman hekiminin raporu yeterli iken 30 seans sonrası devam edicek tedavilerden bölgesel/seans kontrolüne tabi olmayan tanılarda ise sağlık kurulu raporu aranırken serebral palsili hastalarda resmi sağlık kurumu raporu arandığı, esasen 30 seans üzeri uygulamalarda fizik tedavi uzmanının tek başına tedaviyi sürdürerek rapor düzenlemesi yeterli görülmeyerek sağlık kurulu raporu aranmasının uzmanın hastasına koyduğu tanı çerçevesinde planladığı tedavinin rapora bağlanarak sekteye uğraması anlamı taşıdığı, 30 seansa kadar uzman tedavi planlarken tek başına 30 seans üzeri için kurul raporu arandığı, hekimin uygulayacağı tedavinin kesintiye uğraması anlamı taşıdığı, rapor almanın kısa sürede sonuçlanmadığı, öte yandan Serebral Palsili hastalar ile diğer hastalar ayırtedilerek resmi sağlık kurumu raporu arandığı, bu hastalar ile diğer hastalar arası ayrıma gidilmesinin nedeninin anlaşılmadığı, örneğin; serebral palsili hasta özel sağlık kurumunda tedavi görüyorsa 30 seans sonrası için resmi sağlık kurumuna başvurmak zorunda kalacak ayrıca kurul raporu alması gerekecek kamu kurum ve kruluşlarında rapor almanın belli süre aldığı da dikkate alınırsa tedavi kesintiye uğrayacak seçilen hekim dışında başka bir hekim tarafından tedavinin yeniden planlaması gerekecek, değişikliğin 9. maddesi ile Serebral Palsili hastalar için 31-60 seans FTR uygulamalarının resmi sağlık kurumlarında ya da bünyesinde ortopedi veya nöroloji uzmanlarının olduğu özel sağlık kurumlarında yapılması halinde faturalandırılırsa SGK tarafından karşılancağının düzenlendiği, özel sağlık kuruluşu olunca bu hekimlerin aranmasının haklı nedeninin anlaşılamadığı, değişiklikler ile 60 seans üzeri uygulamaların ancak resmi sağlık kurumunda yapılacağı, zorunlu kılınan remi sağlık kurumunun kamu imkanlarının kısıtlılığı, ve özel merkezlerin alanda tuttuğu yeri gözardı edildiği, resmi hastanelerdeki yoğunluk serepral palsili hastlara hitap eden ünitelerin olmaması hastanın tedavi sürecini kesintiye uğratacağı,10 .madde değişikliği ile önceden olmayan hem özel hem resmi sağlık kurumlarında 15 hasta olan robotik rehabilitasyon uygulamları özel sağlık kuruluşu açısından 8 hastaya düşürüldüğü, bu yapılırken herhangi bilimsel süreç işletilmediği, robotik fizik tedavi uygulamalarının genellikle inme inen, fonksiyonel mobilitesini kaybeden hastalar için faydalı olduğu, davalı idarece azaltmanın sebebinin ve bu azalma sonucunda oluşacak hasta fazlası için kamuda yeterli tesis ve tedavi imkanının bulunup bulunmadığı hususunun bilimsel verilerle ortaya konulamadığı,66. madde de ise değişiklik yapılan maddelerin yürürlük tarihine ilişkin düzenlemeninde kısa süre tutulduğu yerinde olmadığı, dava konusu Tebliğin 5510 sayılı yasanın 63. maddesine ve Genel Sağlık Sigortası İşlemleri Yönetmeliğine dayalı olarak hazırlandığı, 5510 sayılı Yasa 63. maddesinde kurumca finansmanı sağlanacak sağlık hizmetlerine ilişkin düzenleme yapılırken nın görüşünün alınması gerektiğinin belirtildiği, bu görüşün hazırlık işlemi niteliğinde değil icrai olduğu, işlemin görüş alınmadığı için sebep unsuru yönünden sakat olduğu, işlemin iptal edilmesi gerektiği iddiaa edilmektedir.

DAVALILARIN SAVUNMALARI :
tarafından;
5510 sayılı yasanın 63. maddesinde Kurumun finansmanı sağlanan sağlık hizmetlerinde düzenleme yaparken nın görüşünü alacağının düzenlendiği, görüş bildirmenin hazırlık işlemi niteliğinde olduğu, işlem tesisinde nihai yetkinin Sosyal Güvenlik Kurumunda olduğu, kendilerinin görüş dahi bildirmediklerini, Serebral Palsi hastalığında yapılacak fizik tedavi ve rehabilitasyon uygulamalarında kısıtlama içeren dava konusu değişikliklerde Bakanlığının görüşüne başvurulmadığı bu nedenle hasım mevkinden çıkarılması gerektiği, kendileri açısından davanın reddi gerektiği ileri sürülmektedir.
Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından;
Davanın ehliyet yönünden reddi gerekeceği, 5510 sayılı yasanın 63. maddesinde " Kurumun .... finansmanı sağlanacak sağlık hizmetlerini... belirlemeye yetkili..." olduğunun belirtildiği, Genel Sağlık Sigortası İşlemleri Yönetmeliği 19 ve 25. maddelerinde de finansmanı sağlanacak sağlık hizmetlerini kurumun belirlemeye yetkili olduğunun düzenlendiği, bu hükümler kapsamında dava dilekçesinde iptali istenen maddelerde 25.07.2014 tarihinde değişiklik yapıldığı, ilk olarak iptali talep edilen değişikliklerden 2.4.4.F.1. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin bir numaralı alt bendine eklenen ibarenin 01.10.2014 tarihli 29136 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Tebliğ ile yürürlükten kaldırılarak yeniden düzenlendiği, davanın bu madde yönünden konusuz kaldığı, iptali istenilen 2.4.4.F.2. Maddesine eklenen fıkra 24.12.2014 tarih 29215 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Tebliğ ile yürürlükten kaldırılarak yeniden düzenlenmiş dava bu yönden de konusuz kaldığı, iptali istenilen 2.4.4.F-5. maddenin 5. fıkrasına eklenen son cümlenin 2014/10 sayılı Genelgeye istinaden yapılan mevzuat düzenlemesi olduğu, hekim gözetiminde bizzat hekim tarafından yapılacak olan robotik fizik tedavi rehabilitasyon uygulamalarının sınırsız şekilde yapılmasının sağlık hizmetinin kalitesiz sunumuna neden olacağı, fizik tedavi uygulamalarının uzun zaman alması, hekimin bizzat bu tedavilere zaman ayırarak tedaviyi bizzat yönlendiren ve denetleyen kişi olması nedeniyle sınırlandırmaya gidildiği, hastalarının daha kaliteli hizmet alabilmesinin hedeflendiği, değişiklik öncesinde resmi ve özel sağlık kuruluşu ayrımı olmadan 15 hastanın faturalandırılması kabul edilirken özel sağlık kuruluşlarında faturalandırılacak hasta sayısının 8'e indirildiği, bunun nedeninin Sağlık Uygulama Tebliği 2.4.4.F.3. maddesinde fizik tedavi ve rehabilitasyon uygulamaları başlığında 1. fıkra ç bendinde " Fiziksel tıp ve rehabilitasyon branşında ayaktan başvurularda özel sağlık hizmeti sunucuları için günlük muayene sınırı acil servis/polikliniğe başvurular hariç olmak üzere, sağlık hizmeti sunucusundaki sözleşme kapsamında çalışan hekimlerin çalışma saatlerinin 6 ile çarpılması ile bulunur. Her bir hekim için günlük muayene sayısı her halükarda 48’i geçemez." düzenlemesi yer aldığı, robotik rehabilitasyon uygulamaları ise SUT 2.4.4.F-5 maddesinde düzenlendiği, SUT Eki EK-2/D-2 listesinde yer alan (**) işaretli tanıların A grubunda yer alan tanılar olduğu, genelde bir fizik tedavi uzmanı için A grubu işlemlerde özel sağlık hizmeti sunucularında 8 hasta faturalandırılmakla beraber, bir FTR uzmanı bir fizyoterapist eşliğinde yapıldığında A ve B grubu işlemler için 12 hastayı bulduğu, kaldı ki bu işlemlere ilaveten hasta çoğunluğunu oluşturan C ve D grubu işlemler için günlük 64 hasta işlemi içinde bir FTR uzmanınca hizmet verildiği, bir FTR uzmanı bu işlemlere ek olarak günlük 48 hastanın poliklinik muayenesini yaptığı,2014/10 sayılı Genelgeye göre A ve B grubu hastalar için 12 hasta kotası belirlendiği, hem muayene hem hekim gözetiminde bizzat hekimin bulunacağı tedavilerde bunların sınırsız olması kalitesiz sağlık hizmetine neden olacağı ve hasta mağduriyeti oluşturacağı, söz konusu tebliğ maddelerinde daha sonra değişiklik yapıldığı gerekçesi ile karar verilmesine yer olmadığı kararı verilirse bu işlemlerin yürürlükte olduğu döneme ilişkin karar verilmemesi ve yargı denetimi dışında bırakılması ve tesis edilen başka işlemler varsa da onlar hakkında karar verilmemesi sonucu doğuracağı, işlemin yerinde olduğu davanın reddi gerektiği ileri sürülmektedir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ ..... DÜŞÜNCESİ: Davanın reddi gerektiği düşünülmektedir.

DANIŞTAY SAVCISI ....DÜŞÜNCESİ : Dava; 25.07.2014 tarih ve 29071 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğin 8. maddesi ile Sağlık Uygulama Tebliği'nin 2.4.4.F-1 numaralı alt maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinin bir numaralı alt bendinin sonuna eklenen cümlenin, 9. maddesinin 2. fıkrası ile Tebliğin 2.4.4.F-2 numaralı alt maddesine eklenen fıkranın, 10. maddesi ile Tebliğin 2.4.4.F-5 numaralı alt maddesinin 5. fıkrasına eklenen son cümlenin ve 66. maddesinin d bendinin iptali istemine ilişkindir.
Sağlık Uygulama Tebliği'nin 2.4.4.F-1 numaralı alt maddesinde 1.10.2014 tarih ve 29071 sayılı, 2.4.4.F-2 numaralı alt maddesinde ise 24.12.2014 tarihli resmi gazetede yayımlanan Sosyal Güvenli Kurumu Sağlık Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğlerle değişiklik yapıldığından bu maddelere yönelik olarak karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmektedir.
Dava konusu tebliğin 66 ıncı maddesinin iptali istenilen (d) bendinde ise; bu tebliğin 4, 8 ve 9 uncu maddelerinin 1/9/2014 tarihinde, yürürlüğe girereceği hükmüne yer verimiştir.
Anılan tebliğ 25.07.2014 tarihli Resmi Gazete de yayımlanmış ve bu davada iptali istenilen 8. ve 9. Maddelerinde yer alan esas tebliğin iptale konu madde hükümleri 1.10.2014 tarihli ve 24.12.2014 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan tebliğ hükümleriyle değişikliğe uğramış olduğundan bu maddelerin yürürlüğünü belirleyen 66 ıncı maddesinin de uygulama imkanı kalmamış olup bu maddeye yönelik dava hakkında da karar verilmesine yer olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Dava konusu tebliğin iptali istenilen 2.4.4.F-5 numaralı alt maddesinin 5. fıkrasına eklenen son cümlenin incelenmesinden;
Sağlık Uygulama tebliğinin 2.4.4.F-5 numaralı alt maddesinde, Robotik rehabilitasyon sistemi uygulamalarına ilişkin esaslar düzenlenmiş, (5). Fıkrasında " Bir hasta için bir yılda en fazla 30 seans uygulanabilir. Her bir robotik rehabilitasyon sistemi için günlük en fazla 15 hasta faturalandırılabilir." Hükmü yer almakta iken, bu fıkraya 25.07.2014 tarih ve 29071 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğin 10. Maddesiyle son cümle olarak “Özel sağlık hizmet sunucularında ise en fazla 8 hasta faturalandırılabilir.” cümlesi eklenmiş, davada bu hükmün iptali istemiyle açılmıştır.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 63. maddesinde yer alan, Kurumun, finansmanı sağlanacak sağlık hizmetlerinin teşhis ve tedavi yöntemleri ile sağlık hizmetlerinin türlerini, miktarlarını ve kullanım sürelerini, ödeme usûl ve esaslarını nın görüşünü alarak belirlemeye yetkili olduğu, bu amaçla komisyonlar kurabileceği, ulusal ve uluslararası tüzel kişilerle işbirliği yapabileceği yönündeki düzenlemeye göre; davalı idarenin finansmanını sağlayacağı sağlık hizmetleri ile ilgili kısıtlayıcı düzenlemeler yapma yetkisi bulunmakla birlikte, bireyin temel hak ve özgürlükleri içerisinde yer alan sağlıklı yaşam hakkına yönelik yapılacak sınırlamanın orantılılık ve ölçülülük ilkesine aykırı olmaması gerektiği kuşkusuzdur.
Olayda ise, dava konusu Tebliğin 2.4.4.F-5 numaralı alt maddesinde, Robotik rehabilitasyon sistemi uygulamalarında bir fizik tedavi uzman hekiminin günlük bakabileceği hasta sayısı ve çalışma saatlerinin düzenlendiği, iptali istenilen hükümle de, değişiklik öncesinde resmi veya özel sağlık kuruluşu ayrımına gidilmeksizin günlük en fazla 15 hastanın faturalandırılması kabul edilirken özel sağlık kuruluşlarında faturalandırılacak hasta sayısının 8 e indirildiği görülmekle, davalı sosyal güvenlik kurumu tarafından, bu uygulamanın sebebinin ve bu azaltma sonucunda oluşacak hasta fazlasının tedavisi için kamuda yeterli tesis ve tedavi imkanı bulunup bulunmadığı hususunun bilimsel verilere dayalı olarak saptandığının ortaya konulamadığı görülmekle, yapılan düzenlemede hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle 25.07.2014 tarih ve 29071 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğin 8. maddesi ile Sağlık Uygulama Tebliği'nin 2.4.4.F-1 numaralı alt maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinin bir numaralı alt bendinin sonuna eklenen cümlenin, 9. maddesinin 2. fıkrası ile Tebliğin 2.4.4.F-2 numaralı alt maddesine eklenen fıkranın ve 66. maddesinin d bendinin iptali istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına, Anılan tebliğin 10. maddesi ile esas Tebliğin 2.4.4.F-5 numaralı alt maddesinin 5. fıkrasına eklenen son cümlenin ise iptali yolunda karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesince duruşma için taraflara önceden bildirilen 27.02.2019 tarihinde, davacılar vekili Av. .....'nın ve davalı idarelerden Hukuk Müşaviri ......ve .... Kurumu vekili Av. .....'ın geldiği, Danıştay Savcısının hazır olduğu görülmekle, açık duruşmaya başlandı. Taraflara usulüne uygun olarak söz verilerek dinlendikten ve Danıştay Savcısının düşüncesi alındıktan sonra taraflara son kez söz verilip, duruşma tamamlandı. Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

MADDİ OLAY VE HUKUKİ SÜREÇ :

25.07.2014 tarih ve 29071 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğin 8. maddesi ile Sağlık Uygulama Tebliği'nin 2.4.4.F-1 numaralı "Fizik Tedavi ve rehabilitasyon raporlarının düzenlenmesi" başlıklı alt maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinin bir numaralı alt bendinin sonuna eklenen cümlenin, 9. maddesinin 2. fıkrası ile Tebliğin 2.4.4.F-2 numaralı "Fizik Tedavi ve rehabilitasyon işlemlerinin faturalandırılması" başlıklı alt maddesine eklenen fıkranın, 10. maddesi ile Tebliğin 2.4.4.F-5 numaralı "Robotik rehabilitasyon sistemi uygulamaları" başlıklı alt maddesinin 5. fıkrasına eklenen son cümlenin ve 66. maddesinin d bendinin, Tebliğin iptali istenilen 8. ve 9. maddelerinde G80 kodu ile yer alan serebral palsi tanısına ilişkin olarak değişiklikler yapıldığı, EK-2/D-2'de fizik tedavi ve rehabilitasyon tanı listesinin düzenlendiği, G80 kodunda serebral palsi hastalığına yer verildiği, 8. madde ile daha önce bulunmayan resmi sağlık kurumundan sağlık kurulu raporu zorunluluğu getirildiği, 9. madde 2. fıkra ile aynı hasta grubu için 31-60 seans arası FTR uygulamasının resmi sağlık kurumunda ya da nöroloji ve ortopedi uzmanlarının olduğu özel sağlık kurumlarında yapılması kuralı getirildiği, yine 9. madde ile 60 günün üzerindeki FTR uygulamalarının resmi sağlık kuruluşlarında yapılmasına yönelik kısıtlamalar getirildiği, serebral palsi hastalığına yönelik FTR kısıtlamalarının bu hastalığının tedavi gereksinimleri ile çeliştiği, her yıl bu hastaların tedavi alması gerektiği, yıllık asgari 60 seans olması gerektiği, bu düzenlemelerin bu hastaların tedaviye erişimini kısıtladığı, hastaların sağlık hizmetine erişimini ve hekimin tanısını koyup ve tedavisini yaptığı hastalara tedavi yetkisini kısıtladığı, hastaların mağduriyetine neden olunacağı, nın görüşünün dahi alınmadığı iddiaları ile iptali istenilmektedir.

İNCELEME VE GEREKÇE:
USUL YÖNÜNDEN:
Davalıların usule ilişkin itirazları yerinde görülmeyerek işin esasına geçildi.

ESAS YÖNÜNDEN:
5502 sayılı, dava konusu düzenlemenin tesis edildiği tarihteki adıyla, Sosyal Güvenlik Kurumu Kanununun, yine aynı tarihte yürürlükte olan 1. maddesinde; bu Kanun ile Kuruma görev ve yetki veren diğer kanunların hükümlerini uygulamak üzere Sosyal Güvenlik Kurumunun kurulduğu belirtilmiş, mülga 3. maddesinde; Kurumun amacı açıklanmış ve devamında görevleri sayılmış, maddenin (a) fıkrasında, ulusal kalkınma strateji ve politikaları ile yıllık uygulama programlarını dikkate alarak sosyal güvenlik politikalarını uygulamak, bu politikaların geliştirilmesine yönelik çalışmalar yapmak görevleri arasında sayılmıştır.
Yine belirtilen 5502 sayılı Kanunun mülga 41. maddesinde ise Kurumun, kanunla yerine getirmekle yükümlü olduğu hizmetlerin uygulanmasına ilişkin hususları duyurmak amacıyla tebliğ çıkarmaya yetkili olduğu, Kurum dışındaki gerçek ve tüzel kişileri ilgilendiren tebliğlerin Resmî Gazete'de yayımlanacağı düzenlenmiştir.
Bu düzenleme uyarınca Sosyal Güvenlik Kurumunca sağlık yardımları karşılanan kişilerin, sağlık kurum ve kuruluşlarında yapılan tedavilerine ait ücretler ile tedavi yardımlarının verilmesine ilişkin usul ve esasların belirtildiği sağlık uygulama tebliğleri yayımlanmaktadır.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun 63. maddesinde, Kurum tarafından finansmanı sağlanan sağlık hizmetleri ile bu hizmetlerin süresine dair usul ve esaslara yer verilmiş, son fıkrasında da, Kurumun, finansmanı sağlanacak sağlık hizmetlerinin teşhis ve tedavi yöntemleri ile (f) bendinde belirtilen sağlık hizmetlerinin türlerini, miktarlarını ve kullanım sürelerini, ödeme usul ve esaslarını Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile nın görüşünü alarak belirlemeye yetkili olduğu ancak, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının görüşünün alınması (f) bendinde belirtilen ortez, protez ve diğer iyileştirici nitelikteki araç ve gereçlerin miktarını, standartlarını, sağlanmasını, uygulanmasını, kullanma sürelerini ve garanti süresi sonrası bakım, onarım ve yenilenmesi hususlarını kapsayacağı, Kurumun, bu amaçla komisyonlar kurabileceği, ulusal ve uluslararası tüzel kişilerle işbirliği yapabileceği, Komisyonların çalışma usul ve esaslarının Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Maliye Bakanlığı ile nın görüşü alınarak Kurumca belirleneceği hükme bağlanmıştır.
Anılan Yasanın 72. maddesinde ise, 65. madde gereği ödenecek gündelik, yol, yatak ve yemek giderlerinin Kurumca ödenecek bedellerini belirlemeye Sağlık Hizmetleri Fiyatlandırma Komisyonunun yetkili olduğu, Komisyonun, tıp eğitimini, hizmet basamağını, alt yapı ve kaynak kullanımı ile maliyet unsurlarını dikkate alarak sağlık hizmeti sunucularını fiyatlandırmaya esas olmak üzere ayrı ayrı sınıflandırabileceği, 63. madde hükümlerine göre finansmanı sağlanan sağlık hizmetlerinin Kurumca ödenecek bedellerini; sağlık hizmetinin sunulduğu il ve basamak, Devletin doğrudan veya dolaylı olarak sağlamış olduğu sübvansiyonlar, sağlık hizmetinin niteliği itibarıyla hayati öneme sahip olup olmaması, kanıta dayalı tıp uygulamaları, maliyet-etkililik ölçütleri ve genel sağlık sigortası bütçesi dikkate alınmak suretiyle, her sınıf için tek tek veya gruplandırarak belirlemeye yetkili olduğu belirtilmiştir.
Görüldüğü gibi yukarıya aktarılan mevzuatla dava konusu edilen Tebliğ hükümlerinde yer alan konularla ilgili usul ve esaslar belirleme konusunda Sosyal Güvenlik Kurumuna yetki verildiği açıktır.
Diğer yandan, Anayasa'nın 17. maddesinin 1. fıkrasında; ''Herkes yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.''; 56. maddesinin 1. fıkrasında, "Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir."; 3. fıkrasında da, "Devlet, herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamak; insan ve madde gücünde tasarruf ve verimi artırarak, işbirliğini gerçekleştirmek amacıyla sağlık kuruluşlarını tek elden planlayıp hizmet vermesini düzenler." hükmüne yer verilmiş; böylece, 56. madde ile söz konusu 17. madde hükmü tamamlanarak, Devlet; herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığı içerisinde sürdürmesini sağlamakla görevlendirilmiştir.
Anayasa'nın 65. maddesinde ise, devletin sosyal ve ekonomik alanlarda Anayasa ile belirlenen görevlerini, ekonomik istikrarın korunmasını gözeterek mali kaynaklarının yeterliliği ölçüsünde yerine getireceği öngörülmüştür. Böylece, Anayasa'nın 56. maddesiyle bireylere tanınan "hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürme hakkı"nın sağlanması için gerçekleştirilecek düzenlemeler bakımından Devlet görevlendirilmekte, 65. madde ile de bu göreve ekonomik nedenlerle kimi sınırlamalar getirilmektedir. Ancak, 56. madde ile tanınan hak, Anayasa'nın 17. maddesinde düzenlenen "yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma hakları" ile bağlantılı olup; Devletin, ekonomik ve sosyal alandaki görevlerini yerine getirirken yapacağı düzenlemelerde yaşama hakkını ortadan kaldıran, tehlikeye düşüren ya da kısıtlayan kurallar getiremeyeceği tartışmasızdır.
Anayasa'da sosyal bir hak olarak düzenlenen sağlık hakkı, toplumun ve bireylerin sağlık yönünden güvenliğinin sağlanmasını ifade eder. Bu niteliğinden ötürü sağlık hakkı, günümüzde sosyal devlet ilkesinin bir unsuru olarak kabul edilmektedir. Sosyal devlet, bütün vatandaşlarını hastalıklar dahil çeşitli risklere karşı korumak ve bu amaç için gerekli düzenlemeleri yapmakla yükümlüdür. Sağlık hizmetinin yerine getirilmesinde, bu hizmetin özelliği ve insan yaşamının önemi nedeniyle, hizmetin kalitesi ön planda yer alır. Bu nedenle, salt sağlık harcamalarında tasarruf sağlamak, sağlık kurum ve kuruluşlarına yapılan ödemeler noktasında ortaya çıkan denetim noksanlığını gidermek amacıyla yapılan düzenlemelerin, sağlık hizmetinin tıp biliminin öngördüğü biçimde yerine getirilmesini engelleyecek nitelikte olmaması gerekir. Öte yandan, hastalıkların geçmişte olduğu gibi, günümüzde de bireyleri ve toplumları tehdit eden risklerin en önemlilerinden biri olduğu dikkate alındığında, sağlık hakkının kullanılmasına engel teşkil edecek düzenlemelerin hukuka uygun olduğundan söz etmek mümkün değildir.
Bu nedenle sağlık hizmetinin yerine getirilmesiyle ilgili olarak yapılacak düzenlemelerin, Anayasa'da belirlenen temel ilkelere uygun olması zorunludur. Dolayısıyla Anayasa'nın 65. maddesinde Devletin, Anayasa ile belirlenen görevlerini mali kaynaklarının yeterliliği ölçüsünde yerine getireceği yolundaki hükmün, en önemli sosyal haklardan biri olan ve doğrudan insan yaşamını ilgilendiren sağlık hakkına ulaşılmasına ve bu haktan en iyi biçimde yararlanılmasına engel oluşturacak biçimde yorumlanmasının, sağlık hakkının özünün zedelenmesine yol açabilecek uygulamalara neden olabileceği açıktır.
Dava konusu 25.07.2014 günlü ve 29071 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ ile değiştirilen Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliğinin 8. maddesi ile Tebliğin 2.4.4.F-1 numaralı "Fizik tedavi ve rehabilitasyon raporlarının düzenlenmesi başlıklı" alt maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin bir numaralı alt bendinin sonuna “Ancak SUT eki EK-2/D-2 Listesinde “G80 kodu ile yer alan tanılarda ise; 31-60 seansa kadar (60 ıncı seans dahil) olan fizik tedavi ve rehabilitasyon uygulamaları için en az bir fiziksel tıp ve rehabilitasyon uzman hekiminin yer aldığı (sağlık hizmeti sunucusunda yeterli sayıda fiziksel tıp ve rehabilitasyon uzman hekimi bulunması durumunda sağlık kurulu bu hekimler tarafından oluşturulacaktır) resmi sağlık kurumu sağlık kurulunca,” rapor düzenlenmesi ibaresinin eklendiği, 9. maddesi ile Tebliğin 2.4.4.F-2 numaralı "Fizik tedavi ve rehabilitasyon işlemlerinin faturalandırılması" başlıklı alt maddesinin üçüncü fıkrasının ilk cümlesinden önce gelmek üzere aşağıdaki cümle eklenmiş ve aynı alt maddeye aşağıdaki fıkra eklenerek " 3713 sayılı Kanuna göre aylık bağlanmış maluller, 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununun 56 ncı maddesi veya 2330 sayılı Kanunun 2 nci maddesinin birinci fıkrasının (e) ve (f) bentlerinde sayılanlardan 3713 sayılı Kanun kapsamına giren olaylar sebebiyle aylık bağlananlar ile 3713 sayılı Kanun kapsamına girmese dahi başkasının yardımı ve desteği olmaksızın yaşamak için gereken hareketleri yapamayacak derecede malul olan vazife ve harp malulleri hariç olmak üzere”
"(11) SUT eki EK-2/D-2 Listesinde “G80 kodu ile yer alan tanılarda; 31-60 seans fizik tedavi ve rehabilitasyon uygulamalarının resmi sağlık hizmeti sunucularında ya da nöroloji, ortopedi uzmanlarının olduğu özel sağlık hizmeti sunucularında yapılmış olması, 60 seans üzeri fizik tedavi uygulamalarının da resmi sağlık kurumlarında yapılmış olması gerekmektedir." düzenlemesine, 10. maddesinde Tebliğin 2.4.4.F-5 numaralı "robotik rehabilitasyon uygulamaları" başlıklı alt maddesinin beşinci fıkrasına son cümle olarak “Özel sağlık hizmet sunucularında ise en fazla 8 hasta faturalandırılabilir.” cümlesi eklendiği, 66. maddesi ile Bu Tebliğin;....8 ve 9 uncu maddeleri 1/9/2014 tarihinde,yürürlüğe gireceği düzenlemelerine yer verilmiştir.
Anılan tebliğ 25.07.2014 tarihli Resmî Gazete de yayımlanmış ve bu davada iptali istenilen 8. ve 9. maddelerinde yer alan esas tebliğin iptale konu madde hükümleri 01.10.2014 tarihli ve 24.12.2014 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan tebliğ hükümleriyle değişikliğe uğramış olduğundan bu maddelerin yürürlüğünü belirleyen 66'ıncı maddesinin de uygulama imkanı kalmamış olup bu maddeye yönelik dava hakkında da karar verilmesine yer olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Dava konusu tebliğin iptali istenilen 2.4.4.F-5 numaralı alt maddesinin 5. fıkrasına eklenen son cümlenin incelenmesinden;
Hekim gözetiminde bizzat hekim tarafından yapılacak olan robotik fizik tedavi rehabilitasyon uygulamalarının sınırsız şekilde yapılmasının sağlık hizmetinin kalitesiz sunumuna neden olacağı, fizik tedavi uygulamalarının uzun zaman alması, hekimin bizzat bu tedavilere zaman ayırarak tedaviyi bizzat yönlendiren ve denetleyen kişi olması nedeniyle sınırlandırmaya gidilebileceği, robotik fizik tedavi uygulamalarının ağır nitelikteki travmalarda uygulandığı, diğer fizik tedavi uygulamaları ile kıyaslandığında nitelik olarak farklılık arz ettiği özel düzenlemelere tabi tutulabileceği, özel sağlık kuruluşlarında hastaların daha kaliteli hizmet alabilmesi için 15 hasta sayısının 8'e indirildiği, bunun nedeninin Sağlık Uygulama Tebliği 2.4.4.F.3. maddesinde özel sağlık kuruluşlarına dair getirilen fizik tedavi ve rehabilitasyon uygulamaları başlığında 1. fıkra ç bendinde " Fiziksel tıp ve rehabilitasyon branşında ayaktan başvurularda özel sağlık hizmeti sunucuları için günlük muayene sınırı acil servis/polikliniğe başvurular hariç olmak üzere, sağlık hizmeti sunucusundaki sözleşme kapsamında çalışan hekimlerin çalışma saatlerinin 6 ile çarpılması ile bulunur. Her bir hekim için günlük muayene sayısı her halükarda 48’i geçemez." düzenlemesinin gereği olduğu açıktır.
Belirtilen mevzuat ile açıklamalar göz önünde bulundurulduğunda, dava konusu düzenlemelerin dayanağı mevzuata uygun olarak, kamu yararı ve hizmet gerekleri gözetilerek, hastanın kaliteli sağlık hizmetine ve hakkına ulaşması, Kurumun bütçe imkanları gibi kriterler esas alınarak tesis edildiği anlaşılmakla anılan düzenlemelerde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna ulaşılmaktadır.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Dava konusu Tebliğin 8. maddesi ile Tebliğin 2.4.4.F-1 maddesinin 1. Fıkrasının b bendinin bir numaralı alt bendinin sonuna eklenen " ancak SUT eki EK-2/D-2 Listesinde “G80 kodu ile yer alan tanılarda ise; 31-60 seansa kadar (60 ıncı seans dahil) olan fizik tedavi ve rehabilitasyon uygulamaları için en az bir fiziksel tıp ve rehabilitasyon uzman hekiminin yer aldığı (sağlık hizmeti sunucusunda yeterli sayıda fiziksel tıp ve rehabilitasyon uzman hekimi bulunması durumunda sağlık kurulu bu hekimler tarafından oluşturulacaktır) resmi sağlık kurumu sağlık kurulunca, " ibaresi yönünden KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
9. maddesinin 2. fıkrası ile 2.4.4.F-2 maddesine eklenen " SUT eki EK-2/D-2 Listesinde “G80 kodu ile yer alan tanılarda; 31-60 seans fizik tedavi ve rehabilitasyon uygulamalarının resmi sağlık hizmeti sunucularında ya da nöroloji, ortopedi uzmanlarının olduğu özel sağlık hizmeti sunucularında yapılmış olması, 60 seans üzeri fizik tedavi uygulamalarının da resmi sağlık kurumlarında yapılmış olması gerekmektedir " ibaresi yönünden KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
25.07.2014 tarih ve 29071 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğin 10. maddesiyle "2.4.4.F-5 numaralı "Robotik rehabilitasyon sistemi uygulamaları" başlıklı alt maddesine son cümle olarak eklenen "Özel sağlık hizmet sunucularında ise en fazla 8 hasta faturalandırılabilir." ibaresi yönünden DAVANIN REDDİNE,
2. Ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam ...-TL yargılama giderinin yarısının davacı üzerinde bırakılmasına, diğer yarısının davalı idareler üzerinde bırakılmasına,
3. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ...-TL duruşmalı işler için belirlenen vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı idarelere verilmesine, ...-TL duruşmalı işler için belirlenen vekâlet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4. Posta gideri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine,
5. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 27/02/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.