Ceza Genel Kurulu

Ceza Genel Kurulu 2017/180 E. , 2021/410 K.

Ceza Genel Kurulu         2017/180 E.  ,  2021/410 K.

  •  


"İçtihat Metni"


Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : 1. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Ağır Ceza
Sayısı : 45-94
Mağdur sanıklar : 1- ..., 2- ...
Temyiz Edenler : Mağdur sanık ... müdafisi ve Cumhuriyet savcısı
Mağdur sanık ... hakkında olası kasıtla öldürme suçuna teşebbüs, mağdur sanık ... hakkında mala zarar verme ve tehdit suçlarından açılan kamu davalarında yapılan yargılama sonucunda, mağdur sanık ...'ın eyleminin kasten öldürme suçuna teşebbüsü oluşturduğu kabul edilerek mağdur sanığın, TCK'nın 81/1, 35/2, 62 ve 53/1. maddeleri uyarınca 9 yıl 2 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluğuna; mağdur sanık ... hakkında her iki suçtan TCK'nın 25/1. maddesi uyarınca ceza tertibine yer olmadığına ve mağdur sanığın beraatine ilişkin ... 1. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 27.01.2011 tarihli ve 148-20 sayılı hükümlerin mağdur sanıklar müdafileri ve Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 26.12.2013 tarih ve 5663-8174 sayı ile;
"Oluşa ve dosya kapsamına göre, sanıklar... ile ...'un aynı köyde ikamet ettikleri ve aileleri arasında arazi sınır uyuşmazlığının bulunduğu, olay günü...'ın idaresinde bulunan traktör ile seyir hâlinde iken durakta beklemekte olan ...'la karşılaştığı, her ikisinin de üzerinde bulunan tabancaları çıkardıkları ve ateş etmeye başladıkları, ...’ın silahından çıkan kurşunlardan iki tanesinin ...'un sağ ve sol uyluk bölgesinden basit tıbbi müdahale ile giderilemeyecek şekilde yaralanmasına neden olduğu, ...’un silahından çıkan kurşunlardan bir tanesinin ise...’ın traktörünün sağ ön motor bölümüne isabet ederek zarar görmesine neden olduğu olayda;
a) Sanıkların karşılıklı olarak olayda tabanca kullanmış olmaları, ...'a isabet eden kurşunların yeri ve atış mesafesi birlikte gözetilerek, ...'ın, olayda ...'un hayati bölgelerini hedef aldığını ve öldürme kastıyla hareket ettiğini gösterir her türlü şüpheden uzak kesin ve yeterli delil bulunmadığı anlaşılmakla, sanığın kasten yaralama suçundan cezalandırılması yerine, suçun niteliğinde yanılgıya düşülerek, yazılı şekilde kasten öldürme suçuna teşebbüsten hüküm kurulması,
b) Olayı gören tanık bulunmaması, olayda her iki tarafın da ilk ateş edenin karşı taraf olduğunu beyan etmeleri karşısında, ilk haksız hareketin kim tarafından yapıldığının tespit edilemediği olayda, sanık ...'un mağdur ...’a yönelik eyleminin silahla kasten yaralama suçuna teşebbüs olduğu ve her iki sanık hakkında haksız tahrik nedeniyle 1/4 ile 3/4 arasında ceza indirimi öngören 5237 sayılı TCK'nın 29. maddesi uyarınca azami oranda indirim uygulanması gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde sanık ... hakkında ...'a yönelik eyleminde haksız tahrik hükümlerinin uygulanmaması ve sanık ... hakkında...'a yönelik tehdit ve mala zarar verme suçları yönünden meşru savunma nedeniyle ceza verilmesine yer olmadığına ve beraatine karar verilmesi,
" isabetsizliklerinden bozulmasına karar verilmiştir.
... 1. Ağır Ceza Mahkemesi ise 13.03.2014 tarih ve 45-94 sayı ile;
"...Olay günü müşteki sanık ...'un evinden çıkarak kardeşi Mehmet'i beklemek üzere durağa gittiği, o sırada müşteki sanık ...'ın da traktörü ile bağda ilaçlama yaptıktan sonra tankere su almak için traktörle köy yoluna girdiği sırada durağın önünden geçtiği, her iki müşteki sanığın önceye dayalı sebeplerle birbirlerine husumet besledikleri, müşteki sanık ...'ın traktörü ile durakta bekleyen ...'u geçtikten sonra ateş etmeye başladığı, duraktaki ...'un da bu ateşlere karşılık verdiği, bu atışlar esnasında sanık ...'ın tabancasından 8 adet merminin atıldığı, sanık ...'un tabancasından ise 3 adet merminin atıldığı, sanık ...'un atışları sonucu...'ın yaralanmadığı ancak bir merminin traktöre isabet ettiği, sanık ...'ın atışları sonucu ise sanık ...'un bacağına iki merminin isabet ettiği, basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif olmadığı anlaşılmıştır.
Savunma ve tanık beyanlarından taraflar arasında muhtarlık seçimlerinden dolayı bir husumet oluştuğu anlaşılmaktadır. Son muhtarlık seçiminde müşteki sanık ... tarafından muhtar seçilmiş olup köylerde klasik olduğu şekilde her muhtarlık değişiminde diğer tarafın köy merasına veya hazine arazisine yaptığı tasarrufların şikâyet konusu olduğu bilinmektedir. Müşteki sanık ...'ın 'muhtarlık onlara geçtiği için üzerimize gelmeye başladılar' sözünün anlamı bu olabilir ve böyle bir şikâyetin de zaten muhtarın görevi olması hasebiyle haksız tahrik ettiğinden bahsedilemez. Sonuçta... kendilerine haksız davranışta bulunulduğuna dair somut bir iddia ileri sürememiştir. İkinci bir anlaşmazlık sebebi olarak taraflar birtakım tarla anlaşmazlığından bahsetmişlerdir. Sanık ..., ...'ın ailesinin satın almak istediği bir tarlayı satmadığından dolayı öldürülmek istendiğini belirtmekte ise de bu iddia abartılı bulunmuş ve ispatlanamamıştır. Tarla konusunda herhangi bir tarafın somut bir şekilde bir diğerine haksız davranışta bulunduğuna dair bir bilgi, iddia söz konusu değildir. Jandarmanın 05.05.2010 tarihli fezlekesinde 'Olayın taraflar arasında arazi anlaşmazlığı ve seçimden gelen çekişme nedeniyle husumet bulunduğu ve 05.05.2010 günü köy yol ayrımında birbirlerine yalnız denk gelmeleri üzerine silah çekerek ateş ettikleri' görüşü yer almıştır. Bu açıklamalardan anlaşılan odur ki taraflar arasında birini haksız çıkaracak ölçülerde olmayan muhtarlık ve arazi anlaşmazlığı söz konusudur. ...'un ailesinin muhtarlık seçimlerini kazandığı dikkate alındığında...'ın bunu içine sindiremeyip husumet beslemesi daha mantıklıdır. ... olay yerinde durakta beklemektedir. ...'ın traktörü ile oradan geçebileceğini düşünmesi ve planlaması mümkün değildir. ... ise olay yerinden traktör ile geçerken durakta beklemekte olan ...'u görmüştür. Hareket hâlindeki daha muhafazalı yerde bulunan...'ın 8 el ateş ettiği de dikkate alındığında ...'u uzaktan görür görmez ateş etme saiki ile yaklaştığı ve ilk atışın...'tan geldiğinin kabulü gerekir. Kroki incelendiğinde ilk dört kovanın durağı geçtikten kısa bir mesafe sonra atıldığı, sonraki dört kovanın ise durağın karşısındaki kısımda atıldığı görülmektedir. Bu kroki sanık ...'un, ...'ın traktör ile önce kendisini geçtiğini, sonra u dönüşü yapıp döndüğünü söylediği savunması ile örtüşmektedir. Zaten aksi olsa ...'un karşıdan...'ı gördüğü anda mevzi alması, ...'ın da bunu fark edip daha ...'u geçmeden ateş etmeye başlaması gerekmektedir. Burada 4+4 şeklinde 8 mermi iki ayrı noktada ateş edilmiştir. Eğer ilk atış ...'dan gelmiş olsa...'ın bulunduğu noktada cevap verdikten sonra yön değiştirmeksizin devam etmesi gerekir ve tekrar ayrı bir noktada atış yapması için de bir sebep yoktur. 3 adet atışa karşılık olmak üzere savunma amaçlı 8 adet atış yapıldığı ve ilk atışa maruz kalanın değil, savunma amaçlı olarak atış yapan kişinin yaraladığını kabul etmek de hayatın olağan akışına aykırıdır. Bu sebeplerle ilk atışın sanık ...'tan geldiği kabul edilmiştir.
Bu gerekçeler ışığında bozma ilamında belirtildiği şekilde ilk ateş edenin belli olmadığı ve her iki sanığa haksız tahrik hükümlerinin uygulanması gerektiğine yönelik bozma gerekçesine uyulmamıştır.
Sanık ..., müşteki sanık ...'a toplam 8 el ateş etmiştir. Bunlardan ikisi isabet almıştır. Yaralar öldürücü bölgeye isabet etmemiş ve hayati tehlike doğurmamış ise de hareket hâlindeki sanık ...'ın heyecan içerisinde yaptığı atışların istediği noktaya isabet etmemesi olağandır. Neticede ikisi müşteki ...'u yaralayan toplam 8 merminin müştekiyi öldürmesi de son derece ihtimal dâhilinde iken hareket hâlinde iken atılması ve profesyonel bir atıcı olmamasından kaynaklanan sebeplerle bu sonucun doğmadığı kabul edilmelidir. Öldürmeye elverişli silah ile hedefine ısrarla ateş eden...'ın öldürme kastı taşıdığını kabul etmek gerekir. Bozma ilamında sanıkların karşılıklı olarak tabanca kullandıkları, ...'a isabet eden kurşunların yeri ve atış mesafesi birlikte gözetilerek...'ın ...'un hayati bölgelerini hedef almadığı ve öldürme kastı altında hareket etmediğinin kabulü gerektiğinden bahsedilmektedir. Her şeyden önce karşı tarafın da tabanca ile cevap vermesinin, bir tarafın öldürme kastı ile hareket etmediğine gerekçe olarak alınması hukuki olmaktan uzaktır. Bunun dışında ...'a isabet eden kurşunların yeri ve atış mesafelerinden bahsedilmektedir. Müşteki sanık ... önce 30-35 metre mesafeden ateş edilmeye başlandığını, sonra 15-20 metreye kadar yaklaşıp ateş edilmeye devam edildiğini beyan etmektedir. Olay yerinde boş kovanların işaretlendiği kroki tetkik edildiğinde aradaki mesafenin fazla olmadığı belirlenmektedir. Bu mesafeler tabanca yönünden öldürmeye elverişli mesafelerdir. ..., ...'a toplamda 8 el ateş etmiştir. Mermiler ...'un sağ bacağına kasık bölgesine yakın bir yere isabet etmiştir. Bu bölgenin bir karış yukarısı karın mesafesidir. ...'ın traktör üzerinde hareketli olduğu, ...'un da ilk atıştan sonra kendini sipere aldığı ve belki de çömelmek suretiyle mevzilendiği, bu durumda profesyonel atıcı olmayan...'ın, ...'un kalbine nişan almış olsa dahi o bölgeden vurma ihtimalinin çok düşük olduğu, kurşunların öldürücü nahiyelere gelmediği düşüncesi ile öldürme kastı yoktur denilemeyeceği, nitekim hareket hâlindeki yine hareketli bir hedefe 8 el ateş edip bunlardan ikisini karın bölgesinin bir karış altına isabet ettirdiği olayda başka nasıl bir kasıtla hareket ettiğinin anlaşılamadığı, sanık ...'ın sonucu almaya elverişli tüm eylemleri gerçekleştirildiği, buna rağmen sonucun gerçekleşmemesinin profesyonel atıcı olmaması, belki ...'un şansı yahut Allah'ın takdiri olarak görülebileceği, kesin olan şeyin ölüm sonucunun yahut merminin hayati bölgeye isabet edip daha ağır nitelikte yaralama sonucunun gerçekleşmemesinin sanığın bu yönde kastı olmadığı ile açıklanamayacağı dikkate alınmalıdır.
Mahkememizde görülen bir dosyada sanığın içkili mekânda tartıştığı mekân sahibini öldürüp oradan kaçarken, peşinden gelen gazino çalışanlarına 'Hepinizi yakarım' diyerek havaya ateş ettiği, daha sonra da kendisini yere atan müşteki ...'ya ateş edip sırt bölgesinden hayati tehlike geçirmeksizin ve basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde yaraladığı olayda; mahkememiz yaralamadan hüküm kurmuş, Yargıtay 1. Ceza Dairesi ise eylemin 'Kullanılan aletin elverişliliği, hedef alınan vücut bölgesi ve mağdurun kaçarak kurtulması gibi' kriterleri dikkate alarak eylemin öldürmeye teşebbüs olduğunu, 04.12.2013 tarih, 2013/3534 esas ve 2013/7379 karar sayılı ilamı ile zikretmiştir.
Olayımızda da silahın elverişli olduğunda şüphe yoktur. Taraflar birbirlerine bu kadar kurşun attığına göre gerekirse öldürmeyi de göze alacak şekilde husumetli oldukları da sabittir. ... etkili mesafeden atışlarına başlamış, üstelik atışlarına devam ederken daha da yaklaşmıştır. ... kendisine ateş ederken dimdik ayakta durması beklenmeyen ...'un eğilerek mevzilenmesi kuvvetle muhtemeldir. Ayakta duruyor olsa dahi karın bölgesinin bir karış altında kasık bölgesinden iki mermi ile yaralanması...'ın ...'un karın ve göğüs kısmından oluşan üst bölgeyi hedef aldığını gösterir. Yani 20-30 metre mesafeden hareket hâlinde ve hareketli hedefe kasık bölgesinden isabet ettirilmesi onun karın bölgesine değil de ayaklarına hedef aldığı ile açıklanamaz. Hatta sıradan bir atıcının bu mesafeden 8 atışın hiçbirini isabet ettirememesi bile mümkündür. Sonuç olarak bir insan bu şekilde karşıdaki insanı rahatlıkla öldürebilecek şekilde 8 el ateş etmiş olması da öldürme kastı ile hareket ettiğini göstermektedir. Bu itibarla mahkememiz önceki kararda direnmiş, sanık ...'ın ilk ateş eden kişi olarak ...'a 8 el ateş etmek ve kasık bölgesinden iki mermi isabet ettirmek suretiyle adam öldürmeye teşebbüs suçunu işlediği, hakkında tahrik hükümlerinin uygulanamayacağı kabul edilmiş, sanık ...'un ise bu atışlara maruz kalmasını müteakip tabanca ile ateş ettiği ve nefsi müdafaada olduğu kabul edilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur." şeklindeki gerekçeyle bozmaya direnerek mağdur sanık ...'nin önceki hüküm gibi kasten öldürme suçuna teşebbüsten cezalandırılmasına ve hakkında haksız tahrik hükmünün uygulanmamasına, mağdur sanık ... hakkında ise tehdit suçundan ceza tertibine yer olmadığına, mala zarar verme suçundan açılan kamu davasının ise şikâyetten vazgeçme nedeniyle TCK'nın 151/1, 73/4 ve CMK'nın 223/8. maddeleri uyarınca düşürülmesine karar vermiştir.
Direnme kararına konu bu hükümlerin de Cumhuriyet savcısı ve mağdur sanık ... müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 25.05.2015 tarihli ve 195468 sayılı "Onama-bozma" istekli tebliğnamesiyle Yargıtay Birinci Başkanlığına gelen dosya, Ceza Genel Kurulunca 07.12.2016 tarih ve 514-525 sayı ile 6763 sayılı Kanun'un 38. maddesi ile 5320 sayılı Kanun'a eklenen geçici 10. madde uyarınca kararına direnilen Daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 1. Ceza Dairesince 27.02.2017 tarih ve 227-557 sayı ile direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına iade edilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Mağdur sanık ... hakkında 6136 sayılı Kanun’a muhalefet etme suçundan verilen mahkûmiyet hükmü Özel Dairece onanmak suretiyle; mağdur sanık ... hakkında 6136 sayılı Kanun’a muhalefet etme suçundan verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, bu karara yapılan itirazın mercisince reddedilmesi suretiyle kesinleşmiş olup itirazın kapsamına göre inceleme; mağdur sanık ... hakkında kasten öldürme suçuna teşebbüsten verilen mahkûmiyet kararı ile mağdur sanık ... hakkında mala zarar verme suçundan verilen düşme ve tehdit suçundan verilen ceza tertibine yer olmadığı kararlarıyla sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlıklar;
1- Mağdur sanık ...'nin eyleminin kasten öldürme suçuna teşebbüsü mü yoksa kasten yaralama suçunu mu oluşturduğu ve mağdur sanık hakkında haksız tahrik hükmünün uygulanma koşullarının oluşup oluşmadığının,
2- Mağdur sanık ...'ın eyleminin kasten öldürme suçuna teşebbüsü mü, kasten yaralama suçuna teşebbüsü mü yoksa tehdit ve mala zarar verme suçlarını mı oluşturduğu, mağdur sanık hakkında meşru savunma hükmünün uygulanma koşullarının oluşup oluşmadığı ve ayrıca eyleminin kasten öldürme suçuna teşebbüsü oluşturmadığının kabulü hâlinde dava zamanaşımının gerçekleşip gerçekleşmediğinin,
Belirlenmesine ilişkin olup,
3- Mağdur sanık ... hakkında verilen hükümler bakımından; Yargıtay İç Yönetmeliği'nin 27. maddesi uyarınca öncelikle, Yerel Mahkeme kararının "yeni hüküm" niteliğinde olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.
İncelenen dosya kapsamından;
05.05.2010 tarihli olay yeri inceleme raporunda; aynı tarihte saat 21.00 sıralarında ... ili, Saruhanlı ilçesi, Tirkeş köyü girişinde ateşli silahla yaralama olayı olduğunun öğrenilmesi üzerine olay yerinde yapılan incelemede; Tirkeş köyüne, ...-... kara yolu girişindeki tren yolu ve kara yolu arasındaki bölgede kovanlar, çekirdek ve otobüs durağı üzerinde mermi girişi olduğu değerlendirilen delik olduğu, olayda yaralanan ...’ın ... Devlet Hastanesine sevk edildiğinin öğrenildiği, olay yerinden üzerinde MKE 9P ibaresi bulunan 11 adet kovan, 1 adet mermi çekirdeği, 1 adet mermi çekirdeği gömlek parçası ele geçirildiği, ... ve ...’ın el svaplarının alındığı, ...’ye ait olan ... plaka sayılı traktörün ön motor kısmının sağ tarafında mermi giriş deliği olduğu değerlendirilen 1 adet delik görüldüğü, traktörün kaput sacının dıştan içeriye doğru bükülmüş olduğu, delik içerisinde çekirdek bulunmadığının bildirildiği,
06.05.2010 tarihli muhafaza altına alma tutanağında; olay yerinden ele geçirilen MKE yapımı 9 mm çapında 11 adet kovan ile 9 mm çapında 1 adet mermi çekirkediği ve ...'nin evinde rızasıyla teslim ettiği bulundurma ruhsatlı Canik 55 marka tabanca ile bu tabancaya ait 2 adet şarjör ve 24 adet merminin muhafaza altına alındığının belirtildiği,
... Kriminal Polis Laboratuvarınca düzenlenen 17.05.2010 tarihli ekspertiz raporunda; 9x19 mm çap ve tipindeki 11 adet kovanın, çeşitli karakteristik izler yönünden 8-3 olmak üzere iki ayrı gruba ayrıldıkları, çap ve tipine uygun iki farklı silah ile atıldıkları, 8 adet kovan ile 9 mm çapında Parabellum tipi bir adet mermi çekirdeğinin ve bir adet mermi çekirdeği gömlek parçasının sanık ...’tan ele geçirilen tabanca ile atıldıkları tespitinde bulunulduğu,
... Jandarma Kriminal Daire Başkanlığınca düzenlenen 15.06.2010 tarihli uzmanlık raporunda; ... ve ...’tan alınan el svaplarında kurşun, baryum ve antimon elementlerine rastlanılmadığı; ...'a ait olduğu belirtilen pantolunun ön kısmında sağ kasık bölgesinde yaklaşık 0,5x0,5 cm, arka kısım sol kalça bölgesinde yaklaşık 1x1 cm, arka kısımda sol ... hizasındaki bölgede yıpranma kaynaklı olduğu değerlenedirilen 0,5x0,5 cm ebadında delinme tespit edildiği, pantolon üzerinde atış artığı bulunmadığı ve yapılan atışın "uzak atış" olduğunun bildirildiği,
Saruhanlı Devlet Hastanesince ... hakkında düzenlenen 05.05.2010 tarihli genel adli muayene formunda; genel durumu iyi, bilinci açık ve koopere olan ...’ın, sağ inguinal bölgede 2 adet 1-1,5 cm çapında, kenarları düzensiz, oval şekilde delik, sağ bacak kalça altında 2-2,5 cm çapında, kenarları düzensiz oval şekilde delik olduğunun belirtildiği,
Aynı hastane tarafından ortopedi konsültasyonu yapıldıktan sonra düzenlenen 06.05.2010 tarihli genel adli muayene raporunda; ...’ın sağ ve sol uyluk proksimal medial yüzünde 2 adet ateşli silah yaralanmasına bağlı (sağda sıyrık, solda giriş çıkış deliği şeklinde) yara izleri saptandığı, bu travmanın basit bir tıbbi müdahale ile giderilebileceği, görünüş olarak yakın-bitişik atışa uyduğu, ...’ın genel durumunun iyi, bilincinin açık ve koopere olduğu, kemik kırığının olmadığı, hayati tehlikesinin bulunmadığı, mermi çekirdeğinin ele geçirilemediği ifadelerine yer verildiği,
... Devlet Hastanesi Adli Tıp Polikliniğince düzenlenen 06.05.2010 tarihli geçici adli raporda; ...’ın sağ uyluk superior anteriorda giriş deliği, sol uyluk ve skrotum arasında çıkış deliği olan ateşli silah yarası tespit edildiği, damarsal bir patoloji saptanmadığı, yaşamını tehlikeye sokan bir duruma neden olmadığı, yaralanmasının basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek nitelikte hafif derecede olmadığının belirtildiği,
... Devlet Hastanesi Adli Tıp Polikliniğince düzenlenen 12.05.2010 tarihli adli raporda; sağ uyluk anterior 1/3 üst medialde 2x1 cm boyutunda, çevresi hiperemik, ortası kanamalı, hastanın ateşli silah mermi çekirdeğinin sıyırmasına bağlı olduğunu belirttiği abrazyon, bu lezyonun alt medialinde 1,5x0,5 cm boyutunda, çevresi hiperemik, ortası kanamalı hastanın ateşli silah mermi çekirdeğinin sıyırmasına bağlı olduğunu belirttiği abrazyon, sol uyluk anterior 1/3 üst medialde, 1,5x0,5 cm boyutunda, çevresi hiperemik, ortası kanamalı, hastanın ateşli silah mermi çekirdeğinin giriş deliği olduğunu belirttiği yara, sol kalça alt medialde 1,5 cm çaplı, kenarları düzensiz, hastanın ateşli silah mermi çekirdeğinin çıkış deliği olduğunu belirttiği yara bulunduğu, mevcut yaralanmanın, basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olmadığı, bu yaraların av tüfeği yaraları değil de ateşli silah mermi çekirdeği yaraları olduğu, ateşli silah yaralarının bitişik atış sonucu oluşmadığı ancak sağ ve sol uyluk medial yüzde olan bu yaraların elbise olan bölgelerde olması nedeniyle yakın atış-uzak atış ayırımının yapılamadığı, bu nedenle her ne kadar mevcut yaraların uzak atışa bağlı oluştuğu düşünülse de, ...’ın olay sırasında üzerinde bulunan giysilerinin kriminolojik incelemelerinin yapılmasının ateş mesafesinin tayininde önemli olduğu kanaatinin bildirildiği,
Anlaşılmaktadır.
Tanık ... Kollukta; “Benim ortanca oğlum olan ve ...’da Vestel'de işçi olarak çalışan ...’ı, A-15 devlet kara yolu kenarında bulunan Tirkeş köyü durağından iş dönüşü gelişinde almak üzere diğer oğlum ... motosikletle gitti. Ben bu sırada köyde evimizde idim. Benim kullandığım ... numaralı telefonu saat 20.30 sıralarında oğlum ... aradı ve ‘Baba beni ...’nin oğulları ... ve ... birlikte kovaladılar. Ben Boğazhan’da petrol istasyonundayım, yanıma gel’ dedi. Ben de evimin önünde duran çift kabinli Transit kamyonet olan aracıma bindim ve oğlumun yanına doğru giderken oğlum ... ile köyün mezarlık mevkisinde karşılaştım. Oğlum ‘Baba ben vuruldum galiba’ dedi. Ben de ‘Oğlum bu işin şakası olmaz” dedim. Köye çıktık, motosikleti eve bıraktık ve Saruhanlı ilçesindeki hastaneye geldik. Oğlum ...’un kim tarafından nasıl vurulduğunu görmedim. Oğlum bana olay anında Tirkeş köyü durağında ...’yi traktör kullanırken ... ve ... tarafından tabanca ile ateş edilerek vurulduğunu söyledi. Olay sonrası ...'nin adına kayıtlı Traktörün manifold kısmında meydana gelen mermi girişi ile ilgili herhangi bir bilgim yoktur.”,
Mahkemede; “Ben olay sırasında Tirkeş köyünde bulunan bana ait bakkal dükkânında idim. Yanımda oğlum ... ile kayınbiraderimin oğlu ... da vardı. Akşam saat 20.30 civarında oğlum ... telefonla beni arayarak ‘Baba ben pusuya düştüm. ...liler bana saldırdılar. Boğazhan tesislerine kaçtım, saklanıyorum’ dedi. Ben telaşlanarak hemen eve koştum ve orada aracıma binerek Boğazhan'a doğru yola çıktım ama daha Boğazhan'a varmadan oğlum ...'un motosikletiyle köye doğru geldiğini gördüm. Mezarlığın yanında karşılaştık. Motosikleti kendi kullanıyordu, bana vurulduğunu ama önemli olmadığını söyledi. Hemen Saruhanlı Devlet Hastanesine doğru oğlum ...'u da alarak yola çıktım. Olayın nasıl meydana geldiğini bilmiyorum. ...liler ile bizim aramızda tarla sınırından dolayı husumet vardır, aramızdaki husumet sadece tarla sınırı meselesindendir.",
Tanık ... Kollukta; “05.05.2010 günü öğleden sonra ... ilinde öğrenci olan torunum ... ve yanında ismini bilmediğim iki arkadaşı, ertesi gün yapılacak olan Hıdırellez şenliklerine katılmak maksadıyla Tirkeş köyünde bulunan evime saat 14.00 sıralarında misafir olarak geldiler. Ben de bunlara şenlikler için hazırlık yapmak maksadıyla Tirkeş köyünde bulunan evimdeydim. Evden hiçbir yere çıkmadım. Tirkeş köyü sınırları içinde bulunan arazimde ilaçlama yapan oğlum... beni saat 20.00 sıralarında aradı ve ‘Baba, ..., oğlu ..., ... ve ... beni silahla taradılar. Beni öldürecekler’ dedi. Ben de oğlum...’a ‘Dilek kasabasına git, oradan ara yollardan köye gel’ dedim. Çünkü bu şahısların evleri yol üzerinde olduğu için tedbir amaçlı böyle bir söylemde bulundum. Ayrıca...'a ‘Kardeşin ...’i de ara. O da buraya gelsin, kaçın’ dedim. Yaklaşık yarım saat sonra her iki oğlum yarımşar saat arayla ayrı traktörlerle eve geldiler. Eve geldiklerinde...’ın kullandığı ... plaka sayılı traktörün manifold kısmında bir adet mermi giriş deliğinin olduğunu gördük. Oğullarım... ve ... yara almamışlardı. Çocuklarım eve geldikten yaklaşık yarım saat sonra da evime jandarma ekipleri geldi. Silahlarımızı teslim ettik. Olayın olduğu saatlerde ben köydeki evimdeydim. Evde bulunduğuma dair eşim ... ve torunum ... ile iki arkadaşı şahittirler. Ben kesinlikle olay yerinde yoktum ve ateş etmedim.”,
Savcılıkta ve tutuklanması talebiyle sevk edildiği Sulh Ceza Mahkesinde benzer şekilde savunma yapan tanık ... Mahkemede; “Olay sırasında ben eşim ..., torunum ... ve ...'in iki arkadaşıyla birlikte evimdeydim. Akşam saat 20.00 sıralarında... telefonla evi aradı ve ...ların kendisine silahla saldırdıklarını söyledi. Ben de hemen oradan kaçmasını ve köye arka yoldan gelmesini söyledim. Bizim ...lar ile aramızda 2009 yılı yerel seçimlerinden dolayı ve sınır meselesi yüzünden husumet vardır. Ayrıca benim dayım, ...'ın dayısını 1973 yılında öldürmüş. Bundan dolayı da aramızda yıllardır husumet bulunmaktadır. Ben... beni arayınca evden hiçbir yere ayrılmadım. ... daha sonra diğer oğlum ...'e de haber vermiş. İkisi arka arkaya eve geldiler. Traktöre baktığımızda traktörün sol tarafında motorun içinde pistonların arasında bir adet mermi deliği gördüm. Ben olayın nasıl meydana geldiğini bilmiyorum, olayla ilgili bilgi ve görgüm bundan ibarettir.”,
Tanık ... Kollukta; “05.05.2010 tarihinde saat 18.00 sıralarında abim... ile birlikte ayrı traktörlerle ... Akhisar kara yolunun kenarında Kumçayı mevkisinde bulunan üzüm bağına ilaç atmak için gitmiştik. İlaç attığımız sırada ilaç makinesinin (taral) suyu yetmediğinden abim...’a ‘Sen git tanker ile su getir ben ilaç atmaya devam edeceğim, su yetmez’ dedim. ... da ... plaka sayılı traktörle arkasında su tankeriyle birlikte Tirkeş köyüne su almak maksadıyla hareket etti. ... benden ayrıldıktan yaklaşık 25 dakika kadar sonra telefonla aradı ve ‘Erenler bana ateş ettiler. Tabanca attılar, gel’ dedi ve telefonu kapattı. Beni aradığı telefon numarası ve saati telefonumda mevcuttur. Ben de ilaç atmayı yarım bıraktım ve A-15 kara yoluna doğru geldiğim sırada Dilek kasabası yol ayrımına yakın bir yerde abim...’ı gördüm. Bana eli ile işaret ederek ‘Gel’ dedi. Ben de kullandığım başka bir traktörle...’ın peşinden gittim ve Dilek Kasabasından arazi yoldan Tirkeş köyündeki evimize gittik. Benim ilaç attığım yer ile olayın meydana geldiği Tirkeş köyü yol ayrımı arasında yaklaşık 2 km mesafe olduğundan olayı görmedim ve olay esnasında atılan silah seslerini duymadım. Olayı köydeki evimizde abim...’tan duydum ve öğrendim. Traktörüme de kim zarar verdi bilmiyorum. ... ailesi ile 2009 yılı muhtarlık seçimlerinden ve arazi sınırı yüzünden bir husumetimiz bulunduğundan dolayı bizi sindirmek maksatlı böyle bir olaya kalkışmış olabilirler. Başka bir husumetimiz yoktur. Olay yerinde ben yoktum. Ben ve abim... eve vardıktan yaklaşık yarım saat kadar sonra evimize jandarma ekipleri geldi ve ‘Silahlarınız varsa teslim edin’ dediler. Ben, bana ait olan aynı zamanda bulundurma ruhsatlı Canik 55 marka 9 mm çaplı tabancamı, fişekler ve bir adet şarjörü ile birlikte evden alıp getirdim ve jandarma ekiplerine teslim ettim. Babam ... da kendi adına kayıtlı taşıma ruhsatlı tabancasını ve abim... da kendi adına bulundurma ruhsatlı tabancasının teslim ettiler. Bu olaya şahidim yoktur. Bana ateş eden olmadı. Ben de kimseye ateş etmedim.”,
Savcılıkta ve tutuklanması talebiyle sevk edildiği Sulh Ceza Mahkesinde benzer şekilde savunma yapan tanık ... Mahkemede; “Ben suç tarihinde bağda ilaçlama yapıyordum. Yanımda abim... da vardı. Bir ara saat 20.00 sıralarında tankerde su bitti. Abim su almak için traktörle köye döndü. Ben yalnız kaldım. Yaklaşık yarım saat sonra abim... beni aradı ve Eren Erdaşların kendisine ateş ettiklerini söyleyerek ‘İlacı bırak hemen kaç’ dedi. Ben hemen ilaç atmayı bırakıp diğer traktörle köye gitmek üzere yola çıktım. Karşıdan abim... traktörle geliyordu. Bana arkamdan gel şeklinde işaret etti. Ben de traktörle arkasından gittim. O benden önce eve vardı. Ben hemen arkasından evimize gittim. Arkamızdan da jandarmalar eve geldi. Olayın nasıl meydana geldiğini bilmiyorum. ...larla aramızda önceye dayalı husumet vardır. Yıllar önce bizim ailemizden birisi onlardan birini vurmuş, aramızda bundan başka husumet yoktur”,
Tanık ... Savcılıkta; “Ben Dilek kasabasında ikamet eder, çiftçilik ile uğraşırım. ... ve ... aileleri ile bir akrabalığım yoktur. 05.05.2010 günü saat 20.00-20.30 sıralarında Saruhanlı ilçesinden Tirkeş köyüne arabamızla gidiyorduk, yanımda amcamın oğlu ... vardı. Tirkeş köyü durağında yol kenarında 4 kişi gördüm kim olduklarını görmedim. Ancak bir silah patladı ve bu sırada ben ...'yi Akhisar istikametine doğru traktör ile yanlız olarak kaçtığını gördüm. ...'yi simaen tanırım köylerimiz yakındır. Kendisi olduğundan eminim. Çok hızlı kaçıyordu. Silahı kimin attığını, nereden geldiğini görmedim. Ben askerlik yaptım. Sesin tabanca sesi olduğundan eminim. Tüfek sesiyle tabanca sesini ayırt edebilirim.”,
İstinabe olunan Mahkemede; “Olay tarihinde akşam saat 20.30 sıralarında Saruhanlı'dan Tirkeş'e gidiyorduk, yanımda amca oğlum ... de vardı. Tirkeş köyü kavşağına geldiğimizde durağın yanında 4 kişi gördüm ancak bu kişilerin kim olduklarını bilmiyorum. Ayrıca...'ı traktörle Tirkeş köyüne doğru giderken gördüm. O esnada silah patlama sesi duydum. İki el ateş edildi ancak kim tarafından, ne yöne ateş edildiğini anlayamadım. Tabanca sesiydi, tüfek sesi olmadığından eminim. Bu seslerden sonra... traktörüyle hızlı bir şekilde Akhisar istikametine dönerek gitti, biz de köyümüze doğru gittik, olayla ilgili bilgi ve görgüm bundan ibarettir”,
Tanık ... asıl Mahkemede; “Saruhanlı’daki ifademde durağın yanında dört kişi gördüm şeklinde beyanım yazılmış, aslında bir kişi görmüştüm. ...’ın traktörünün üstünde 3 kişi vardı. Durakta da 1 kişi vardı anlamında söylemiştim. Duraktaki şahsı tanımıyorum. Aslında ben...’ı da tanımıyorum. Traktörü de şahısları giderken gördüğümü söylemiştim. ...’ın ismini herhâlde traktörü kullanan kişi düşüncesiyle ilave etmişler. Netice olarak benim gördüğüm traktörün üzerinde tanımadığım 3 kişi, durakta da 1 kişiydi. Biz köyümüze doğru gidiyorduk. Bir el silah sesi duyduk kimin ateş ettiğini görmedik. Ben iki değil bir el silah sesi duydum.”,
Tanık ... Savcılıkta; “Ben Dilek kasabasında ikamet ederim. Yevmiyecilik yaparım. Benim Santepeliler ve Erdaşlarla bir akrabalığım yoktur. 05.05.2010 tarihinde akrabam ... ile birlikte Saruhanlı'dan Dilek kasabasına gidiyorduk. Tirkeş köyü yol ayrımında durakta 4 kişinin beklediğini gördüm. Bunların kim olduğunu bilmiyorum. Bir tabanca sesi duydum. Sesin tabancaya ait olduğundan eminim çünkü ben de daha önce tabanca kullandım. Sesten sonra mavi bir traktör ile kendisini ... olarak tanıdığım kişi Akhisar istikametine doğru telaşla gidiyordu. Atışı kimin yaptığını görmedim.”,
İstinabe olunan Mahkemede; “Olay tarihinde ... ile birlikte akşam üzeri hava karardığında Saruhanlı'dan Dilek kasabasına doğru gidiyorduk. Tirkeş köyü kavşağına geldiğimizde otobüs durağında 4 kişi bekliyordu ve yanlarında bir traktör vardı ancak bu kişilerin kim olduklarını göremedim. Bu sırada bir tabanca sesi duydum ancak kim tarafından ateş edildiğini bilemiyorum. Daha sonra traktör telaşla Akhisar yoluna döndü. Traktörü kullanan kişi ... idi. Biz daha sonra yolumuza devam ettik.”,
Tanık ... Mahkemede; “Ben arkadaşım ... ile olay günü Saruhanlı’dan köyüme dönüyordum. Olay yeri olan durağın önüne geldiğimde durakta bir kalabalık gördüm. O anda durakta bir kişinin olduğunu, hemen karşısındaki traktörde de üç kişinin bulunduğunu gördüm. Traktör normalde ... istikametindeyken Akhisar isikametine dönmüştü, bu sırada bir el silah sesi duydum. Silah sesini duyunca ...’a ‘Yürü çatışma başladı’ dedim ve uzaklaştık. Ben silah sesi duyduktan sonra birkaç el daha atıldı, sayısını bilmiyorum. Ben traktörü gördüğümde tam olarak nerden döndüğümü fark edemediysem de durağın karşı istikametinde olduğunu, sonrasında Akhisar’a yöneldiğini biliyorum. Kimin ateş ettiğini görmedim, kimde silah olduğunu görmedim. Şimdiki ifadem doğrudur durakta 4 değil 1 kişi vardı. Ben aslında şahitlik yapmak istememiştim. ... gelerek benim olayı gördüğümü duyduğunu ve şahitlik yapmamı isteyince yaptım.”,
Şeklinde ifade vermişlerdir.
Mağdur sanık ... Kollukta; “05.05.2010 tarihinde saat 18.00 sıralarında kardeşim ...’le birlikte ayrı traktörlerle ... Akhisar kara yolunun kenarında Kumçayı mevkisinde bulunan üzüm bağına ilaç atmak için gitmiştik. İlaç attığımız sırada ilaç makinesinin (taral) suyu yetmediğinden ve bende bulunan traktördeki tankerin suyunun da bitmesi üzerine Tirkeş köyüne ... plakalı traktör ile su almak için gittiğim sırada A-15 kara yolu ile Tirkeş köyü yol ayrımına geldiğim esnada Tirkeş köyüne döner dönmez yol kenarında bulunan durakta, durağın ana yola bakan köşesinde ... ve babası ...’ı, Tirkeş köyü istikametindeki köşesinde ise ... ve ...'ı gördüm. Bunları görür görmez bu şahıslar bana doğru döndü, birden elindeki tabancalarla ateş etmeye başladılar. Her birinin kaç el ateş ettiğini bilmiyorum. Traktörle geri çıkarak Akhisar istikametine geri döndüm ve A-15 kara yolundan Dilek kasabasına doğru hızla uzaklaşmaya başladım. Benim bulunduğum nokta ile bana ateş edilen nokta arası yaklaşık 10 metre kadardı. A-15 karayolundan kaçtığım esnada yaklaşık 2 km uzakta gözle görülmeyen yerdeki tarlada çalışan kardeşim ...'i aradım ve bana ... ailesi tarafından ateş açıldığını, tarla aralarından Dilek kasabası üzerinden eve gelmesini söyledim. Ben Dilek kasabası yol ayrımına varmadan kardeşim ..., kullandığı traktör ile bana yetişti ve beraber Dilek kasabasından köyümüze gelen arazi yollarından Tirkeş köyündeki evimize geldik. Tirkeş köyü yol ayrımında bana açılan ateş sonrası arkamdan gelen veya arkamdan ateş eden olmadı. Sadece olayın olduğu yerde ateş açıldı. Olay yerinden uzaklaştığım sırada kullandığım ... plaka sayılı traktörün sesinin değiştiğini ve yağ kaçırdığını fark ettim ancak korktuğumdan durup bakmadım. Bu şeklilde eve kadar gittim. Evde yapmış olduğum kontrolde traktörün manifold kısmına bir adet tabanca mermisinin isabet ettiğini ve buraya zarar verdiğini gördüm. Benim yanımda silah yoktu. Ben kimseye ateş etmedim. ...'ın nasıl yaralandığını bilmiyorum. Ben yaralamadım ve yaralanmadım da. Traktörüme de kim zarar verdi bilmiyorum. ... ailesi ile 2009 yılı muhtarlık seçimlerinden ve arazi sınırı yüzünden bir husumetimiz bulunduğundan dolayı bizi sindirmek maksatlı böyle bir olaya kalkışmış olabilirler. Başka bir husumetimiz yoktur. Olay esnasında ben yalnızdım. Yanımda kimseler yoktu. Ben ve kardeşim ... eve vardıktan yaklaşık yarım saat sonra köydeki evimize jandarma ekipleri geldiler ve ‘Silahlarınız varsa teslim edin’ dediler. Ben bana ait olan aynı zamanda bulundurma ruhsatlı Canik 55 marka 9 mm çaplı tabancayı ve içinde 13'er adet 9 mm çaplı 26 adet fişeği bulunan 2 adet şarjörü, evde çekyatın altından çıkararak jandarma ekiplerine teslim ettim. Bu olaya şahidim yoktur. Üzerime atılı suçlamayı kabul etmem. Davacı ve şikâyetçiyim.”,
Savcılıkta; “05.05.2010 tarihinde saat 18.00 sıralarında kardeşim ... ile iki ayrı traktörle bağa ilaç atmaya gitmiştik. Saat 20.00 sıralarında kullanmakta olduğum ... plaka sayılı traktörle Akhisar İlçesi tarafından ... istikametine doğru gidiyordum ve Tirkeş köyü yol ayrımına döndüğüm esnada önceden aramızda tarla meselesi nedeniyle husumet bulunan ..., ..., ... ve ... birlikte ellerinde bulunan tabancalarla yaklaşık 10 metre mesafeden bana ateş etmeye başladılar. Ateş ettikleri esnada beni hedef alıyorlardı. Ben bu silahların gerçek olduğunu düşünüyorum, yani kurusıkı değildi. Bana ateş edilince hemen başımı direksiyon ile koltuğun arasına yatırdım ve kendimi korumaya aldım. Toplam kaç el ateş edildi bilmiyorum. Hemen traktörümü tekrar Akhisar istikametine çevirdim ve bu isitikamette kaçmaya başladım. Benim yanımda hiç kimse yoktu. Ben kesinlikle ...'a ateş etmedim. Babam ... ve kardeşim ... de hiçbir şekilde yanımda yoktu. Ben ve ... evden çıktığımızda babam ... evdeydi. ... de bildiğim kadarıyla olay yerine yaklaşık 2 km uzakta olan tarlada idi ancak bulunduğu tarla olayın meydana geldiği yerden gözükmüyordu. Benim herhangi bir yaralanmam olmadı ancak kullanmakta olduğum traktöre 1 adet tabanca mermisi isabet etti. ...'un ne şekilde yaralandığını bilmiyorum. Ben bulundurma ruhsatlı 1 adet 9 mm çaplı Canik 55 marka tabancamı kendi rızam ile jandarma personeline teslim ettim. Bu silah kesinlikle olay esnasında benim yanımda değildi. Üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum, savunmam bundan ibarettir. Bana ateş eden ve doğrudan beni hedef alarak beni öldürmeye teşebbüs eden ..., ..., ... ve ...'tan şikâyetçiyim, cezalandırılmalarını istiyorum.”,
Tutuklanması talebiyle sevk edildiği Sulh Ceza Mahkemesinde; “Kardeşim ... ile birlikte farklı traktörlerle tarlamızı ilaçlamaya gittik. Su bitmesi nedeniyle ben traktörle su almak için köye doğru gittiğim esnada Tirkeş köyü durağının yakınından geçtiğim sırada ..., ..., ... ve ... beni görür görmez dördü birlikte silahla bana ateş etmeye başladılar. Ateş ettikleri yerde herhangi bir vasıta görmedim. Orada ne için beklediklerini ve oraya nasıl geldiklerini de bilmiyorum. Tahminimce biz kardeşim ile tarlaya giderken ...'ın bakkalın önünden geçtiğimizden dolayı dönüşümüzü bekleyerek bana pusu kurduklarını düşünüyorum. Çünkü aramızda daha önceye dayalı olarak muhtarlık seçiminden dolayı husumet vardır. Benim yanımda kimse yoktu. Ben bana ateş etmelerine karşılık yanımda silah olmadığı için kendilerine ateş etmedim. Kendimi kurtarmak için traktörle kaçtım. Traktörümde bu ateş edilmesi üzerine kurşun nedeni ile delinme mevcuttur. ...'u kimin yaraladığını bilmiyorum. Tahminimce ...'u kendileri yaraladı ve bizi suçlu duruma düşürmek için böyle bir plan kurdular. Ben bu nedenle üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum.”,
Mahkemede; “Ben kimseyi vurmak için ateş etmedim. Aksine bana ateş edildi, olay günü traktörümle ve kardeşimle birlikte bağda ilaçlama yapıyordum. Su bittiği için tankerle birlikte traktörle köye doğru gidiyordum. Köy yolunda durağa girdiğim esnada ...’un yanı sıra babası ..., kardeşleri ... ve ... durakta bekliyorlardı. Beni görünce ... ateş etmeye başladı. Kaç el attığını hatırlamıyorum ancak bir tanesi traktörün öndeki motoruna isabet etmişti. Ben şoför kabininde yere yatıp gizlendim ve üzerimde taşıdığım tabancamı çıkararak havaya birkaç el ateş ettim. Kaç el ateş ettiğimi hatırlamıyorum ancak maksadım bana ateş edenleri korkutup oradan kaçabilmekti ve sonrasında da traktörle olay yerinden uzaklaştım, ben diğer sanıktan şikâyetçiyim ve davaya katılmak istiyorum. 80’li yıllarda babamın dayısı, onların dayısını öldürmüş. Son zamanlarda muhtarlık onlara geçtiği için üzerimize gelmeye başladılar. Ayrıca geçen yıl bağlarımızın hudutlarını ölçtürmüştük. Onların bağı ve bizim bağımız komşu bağlardır. Kadastro ölçümünde onların iki sıra bizim hudutumuza girdiğini tespit ettik ve iki sıra üzüm bağlarını söktüler, sanıyorum bundan dolayı da bize husumet beslemişler. Traktörle ovaya bağa gittiğimizden ve domuzlarından korktuğumuzdan traktörde tabanca taşıyordum. Benim şimdiki ifadem doğrudur. Tek ...’un ateş ettiğini gördüm. Diğerleri de yanındaydı. Aramızdaki mesafe 10-15 veya 20 metre kadar yakın bir mesafeydi. Bu ifademde korktuğum için tabancam olduğunu ve havaya ateş ettiğimi söylememiştim. O gün akşamleyin jandarma geldiğinde bu tabanca dâhil ruhsatlı silahlarımızı teslim etmiştik. O anda dördünün ateş ettiğini zannetim ancak ...’un ateş ettiğini kesin olarak gördüm, diğerlerini görmedim. Hepsi de durağın sağında solunda durmaktaydı. Beni herhangi bir şekilde çapraza almamışlardı.”,
Bozma sonrasında; “Bozma ilamına bir diyeceğim yoktur. Önceki savunmalarımı tekrar ediyorum. Karşı tarafla anlaştık, şikâyetimden vazgeçiyorum”,
Mağdur sanık ... Kollukta “Olay günü saat 18.00 sıralarında evde yemek yedikten sonra ...'dan gelecek kardeşim ...'i almak için A-15 kara yolu üzerinde bulunan dolmuş durağına motosikletle gittim. Motosikleti park edip durak içerisinde oturdum. Tirkeş köyü istikametinden gelen bir traktörde aramızda tarla meselesinden dolayı husumet bulunan köylüm ... ve oğulları... ile ...'i gördüm. Yanımdan geçip Akhisar istikametine giden yolun traktör şeridine geçtiler. İlk önce beni fark etmediler. Beni fark edince durdular. Kendi aralarında konuştuktan sonra bana doğru döndüler ve traktörden inmeden orta refüjden yanlarında taşıdıkları tabancaları çıkartıp yaklaşık 30-35 metreden çapraz ateşe tuttular. Muhtemelen 15-16 el ateş ettiler. İlk ateşte ayaklarımın arasında bir sıcaklık hissettim. Elimle kontrol ettiğimde ellerimin kanlı olduğunu gördüm. Hemen motosikletime binerek kaçtım. Kaçarken arkamdan silah sesi gelmeye devam ediyordu. Traktörü ... kullanıyordu. Sağ tarafta ..., sol tarafta ... oturuyordu. Olay anında tek başımaydım. Yanımda silah yoktu ve ateş etmedim. Babamı aradım ve yanıma çağırdım. Öldürmek amacıyla bana ateş eden ..., ... ve ...’den şikâyetçiyim.”,
Mahkemede; “Olay günü evdeydim, yemek yedim. Kardeşim ... telefon açıp ...’dan geleceğini söyleyerek kendisini duraktan almamı istedi. Motosikletimle durağa gidip beklediğim sırada sanık ..., kardeşleri olan ... ve ...’la birlikte traktörle bana doğru gelmeye başladılar. Traktörün arkasında su römorku vardı. Durağa gelince 360 derece bana karşı döndüler ve her üçü de traktör üzerindeyken ve traktörle yavaş yavaş durağa doğru gelirken tabancalarını çıkarıp ateş etmeye başladılar. Aramızda 15-20 metre mesafe vardı ve her üçü de 8-9 el ateş etti. Ben de motosikletime binip olay yerinden kaçtım. Ben ateş etmedim. Yanımda tabanca yoktu. Sanıktan şikâyetçiyim ve davaya katılmak istiyorum. Durak ve köyümüz arası 2 km mesafededir. Biz tarla komşusuyuz, diğer sanık ve ailesi tarlamızı satın almak istiyor ancak ailemizde bir tek ben buna karşı çıkıyorum. Bu yüzden beni öldürmek istemiş olabilirler. Jandarmadaki ifadem doğrudur. Traktörle yaklaşarak ateş ettiklerinden ilk anda aramızda 30-35 metre mesafe vardı.”,
Bozma sonrasında; “Bozma ilamını kabul etmiyorum. Önceki savunmalarımı tekrar ediyorum. Ayrıca karşı tarafla sulh olduk şikâyetimden vazgeçiyorum.”,
Şeklinde savunmada bulunmuşlardır.
Uyuşmazlık konularının ayrı ayrı değerlendirilmesinde fayda bulunmaktadır.
1- Mağdur sanık ...'nin eyleminin kasten öldürme suçuna teşebbüsü mü yoksa kasten yaralama suçunu mu oluşturduğu ve mağdur sanık hakkında haksız tahrik hükmünün uygulanma koşullarının oluşup oluşmadığı;
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun "Suça teşebbüs" başlıklı 35. maddesinde;
“Kişi, işlemeyi kastettiği bir suçu elverişli hareketlerle doğrudan doğruya icraya başlayıp da elinde olmayan nedenlerle tamamlayamaz ise teşebbüsten dolayı sorumlu tutulur” hükmü yer almaktadır.
Buna göre suça teşebbüs, işlenmesi kastolunan bir suçun icrasına elverişli araçlarla başlanmasından sonra, elde olmayan nedenlerle suçun tamamlanamamasıdır. Maddenin açık hükmüne göre, icra hareketlerinin yarıda kalması ya da sonucun meydana gelmemesi failin iradesi dışındaki engel nedenlerden ileri gelmelidir.
Öte yandan, suça teşebbüsle ilgili değerlendirme yapılabilmesi, failin hangi suçu işlemeyi kastettiğinin belirlenmesini gerektirir ki buna "subjektif unsur" denir. Failin gerçekleştirdiği davranış ile bir suçu işlemeye teşebbüs edip etmediğini, eğer etmişse hangi suça teşebbüs ettiğini belirleyebilmek için öncelikle kastın varlığının belirlenmesi gerekmektedir. Başka bir deyişle, tıpkı tamamlanmış suçta olduğu gibi, teşebbüs aşamasında kalan suçta da, işlenmek istenen suç tipindeki bütün unsurlar failce bilinmelidir (İçel Suç Teorisi, Kayıhan İçel, Füsun Sokullu-Akıncı, İzzet Özgenç, Adem Sözüer, Fatih S. Mahmutoğlu, Yener Ünver 2. Kitap, 2. Baskı, ..., 2000, s.315.) .
Bu husus, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 765 sayılı TCK'nın yürürlükte olduğu dönemde verilmiş olup kabul edilen ilkeler açısından 5237 sayılı TCK'nın teşebbüse ilişkin 35. maddesi yönüyle de varlığını devam ettiren 04.06.1990 tarihli ve 101-156 sayılı kararında da; “Teşebbüste aranan kast, icrasına başlanmış cürmü teşebbüs aşamasında bırakma kastı olmayıp, söz konusu suçu tamamlamaya yönelmiş kasıttır” şeklinde açıklanmıştır.
İlkeleri, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun istikrar bulunan ve süregelen kararlarında açıklandığı üzere, bir eylemin kasten öldürmeye teşebbüsü oluşturup oluşturmayacağının belirlenmesinde; fail ile mağdur arasında husumet bulunup bulunmadığı, varsa husumetin nedeni ve derecesi, failin suçta kullandığı saldırı aletinin niteliği, darbe sayısı ve şiddeti, mağdurun vücudunda yara meydana gelmiş ise bu yaraların yerleri, nitelik ve nicelikleri, hedef seçme imkânı olup olmadığı, failin fiiline kendiliğinden mi, yoksa engel bir nedenden dolayı mı son verdiği gibi ölçütler esas alınmalıdır.
İnsanın dış dünyaya yansıyan davranışlarını esas alan ceza hukuku, onun davranışlarında iç dünyasının, o anki ruh hâlinin ve genel psikolojik özelliklerinin önemi bulunduğunu kabul ederek bu psikolojik durumlara belli bir hukuki değer vermektedir. Bu itibarla modern ceza hukuku sadece işlenen suçu değil, suçun işlenmesinde etkili olan nedenleri göz önünde bulundurarak cezalandırma yoluna gitmektedir (Devrim ..., Yeni Türk Ceza Kanunu'nda Haksız Tahrik, AÜHFD, 2004, C. 54, s.225.).
Haksız hareketin kişi üzerinde ve onun psikolojik aleminde bir tepki doğuracağını kabul eden modern ceza hukuku, failin bu durumunu değerlendirmekte, cezai sorumluluğunu azaltan bir sebep olarak görmektedir. Failin bu subjektif durumuna önem veren çeşitli ülkelerin ceza kanunlarında, failin cezasında belli oranlarda indirim yapılması esası kabul edilmiştir (M. Muhtar Çağlayan, Yargıtay İçtihatları Işığında Haksız Tahrik üzerine Bir İzah Denemesi, Adalet Dergisi, Ocak –Şubat, 1982, S.1, s.14.).
Bu düşünceden hareketle 5237 sayılı TCK'nın 29. maddesinde de haksız tahrik;
"Haksız bir fiilin meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında suç işleyen kimseye, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine onsekiz yıldan yirmidört yıla ve müebbet hapis cezası yerine oniki yıldan onsekiz yıla kadar hapis cezası verilir. Diğer hâllerde verilecek cezanın dörtte birinden dörtte üçüne kadarı indirilir" şeklinde, ceza sorumluluğunu azaltan bir neden olarak kabul edilmiştir.
Ceza sorumluluğunu azaltan bir neden olarak düzenlenen haksız tahrik, kişinin haksız bir fiilin kendisinde meydana getirdiği hiddet ya da şiddetli elemin etkisi altında suç işlemesi durumunda kusur yeteneğindeki azalmayı ifade etmektedir. Bu hâlde fail, suç işleme yönünde önceden bir karar vermeden, dışarıdan gelen etkinin ruhsal yapısı üzerinde meydana getirdiği karışıklığın neticesi olarak bir suç işlemeye yönelmektedir. Bu yönüyle haksız tahrik, kusurun irade unsuru üzerinde etkili olan nedenlerden biridir. Başka bir anlatımla, haksız tahrik hâlinde failin iradesi üzerinde zayıflama meydana gelmekte, böylece haksız fiilin meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altındaki kişinin suç işlemekten kendisini alıkoyma yeteneği önemli ölçüde azalmaktadır.
Ceza Genel Kurulunun istikrar kazanmış kararları ile öğretide de kabul gören görüşler doğrultusunda haksız tahrik hükmünün uygulanabilmesi için;
a) Tahriki oluşturan haksız bir fiil bulunmalı,
b) Fail öfke veya şiddetli elemin etkisi altında kalmalı,
c) Failin işlediği suç bu ruhsal durumunun tepkisi olmalı,
d) Haksız tahrik teşkil eden eylem mağdurdan sadır olmalıdır.
01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nda, 765 sayılı Kanun'da yer alan "ağır – hafif tahrik" ayırımına son verilerek; tahriki oluşturan eylem, somut olayın özelliklerine göre hâkim tarafından değerlendirilip, sanığın iradesine etkisi göz önünde bulundurulmak suretiyle, maddede gösterilen iki sınır arasında belirlenen oranda cezasından indirim yapılacağı hüküm altına alınmıştır.
Haksız tahrik hükmünün uygulanabilmesi açısından, failin suçu ilk haksız fiilin doğurduğu öfke veya şiddetli elemin etkisiyle işleyip işlememesi önemlidir. Mağdur ya da ölenden gelen haksız hareketin psikolojik etkisinin devam ettiğinin kabulünde zorunluluk bulunan hâllerde, haksız tahrik hükmünün uygulanması gerekmektedir.
Evrensel bir ceza hukuku temel ilkesi olan "kuşkudan sanık yararlanır" prensibi uyarınca bir olayda ilk haksız hareketin sanıktan mı, yoksa maktul ya da mağdurdan mı kaynaklandığının her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delillerle kanıtlanamaması hâlinde, oluşan kuşku sanık lehine yorumlanarak sanığın TCK'nın 29. maddesindeki haksız tahrik hükmünden yararlandırılması gerektiği hususunda herhangi bir tereddüt bulunmadığı açık ise de bu kabulün dosya kapsamından anlaşılan olayın gerçekleşme biçimine, somut olayın özelliklerine ve hayatın olağan akışına uygun düşmesi zorunluluğu karşısında her olayın kendine özgü koşulları değerlendirilerek bir sonuca varılmalıdır.
Bu bilgiler ışığında uyuşmazlık konuları birlikte değerlendirildiğinde;
... ili, Saruhanlı ilçesi, Tirkeş köyünde çiftçi olan mağdur sanıklar ... ile ... arasında arazi anlaşmazlığı ve muhtarlık seçimlerinden dolayı anlaşmazlık bulunduğu, 05.05.2010 tarihinde mağdur sanık ...’ın, kardeşi olan tanık ...’yle birlikte bağda ilaçlama yaptığı, akşam saatine doğru ilacın bitmesi üzerine mağdur sanık ...’ın arkasında su tankeri bağlı olan traktörle köyüne giderek ilaç almak üzere yola çıktığı, mağdur sanık ...’un ise ...’dan gelecek olan kardeşini karşılamak üzere ...-... kara yolunun Tirkeş köyü girişinde bulunan durağa motosikletiyle gittiği, saat 20.00 sıralarında traktörle durağın önünden geçip Tirkeş köyü yoluna dönmekte olan mağdur sanık ...’ın, durakta bekleyen mağdur sanık ...’u gördüğü, her iki mağdur sanığın yanlarında bulunan 9 mm çaplı tabancalarını çıkararak birbirlerine ateş ettikleri, mağdur sanık ...’ın traktörden inmeden durakta ayakta bekleyen mağdur sanık ...’a doğru 8 el ateş ettiği, ateşlediği mermilerden 2 tanesinin ...’un sağ ve sol uyluk üst kısmına isabet ettiği, 1 adet merminin de durağın sağ tarafına isabet ettiği, mağdur sanık ...’un da...’a doğru 3 el ateş ettiği, mağdur sanık ...’ın yaralanmadığı ancak mermilerden bir tanesinin kullandığı traktörün önüne isabet ettiği, mağdur sanık ...’un hayati tehlike geçirmeyecek şekilde, basit bir tıbbi müdahale ile iyileşemeyecek ölçüde yaralandığı olayda;
Mağdur sanıklar arasında arazi anlaşmazlığı ve muhtarlık seçimleri nedeniyle önceye dayalı husumet bulunması, mağdur sanık ...’ın bu husumet nedeniyle, olay tarihinde durakta beklediğini fark ettiği ...’a doğrudan hedef alarak 8 el ateş etmesi, traktör üzerinden 15-20 metre mesafeden, yukarıdan aşağıya doğru ateş eden ve hareket hâlindeki ...’u her iki uyluk üst bölgesinden yaralayan, mağdur Sanık ...’ın, duraktaki mermi giriş deliğinin yeri de dikkate alındığında ...’un hayati bölgelerini hedef aldığının anlaşılması karşısında, mağdur sanık ...’ın kastının öldürmeye yönelik olduğu ve eyleminin kasten öldürme suçuna teşebbüsü oluşturduğu kabul edilmelidir.
Öte yandan, olayı gören tanık bulunmaması, her iki mağdur sanığın da ilk atışın karşı taraftan geldiğini iddia etmesi, kovanların sayısı ve yerine göre ilk ateş eden kişinin tespitinin mümkün olmaması karşısında; ilk haksız hareketin kimden geldiği belirlenemeyen ve karşılıklı çatışma şeklinde gerçekleşen olayda, mağdur sanık ... hakkında haksız tahrik hükmünün uygulanma koşullarının oluştuğu ve hakkında azami oranda indirim yapılması gerektiği kabul edilmelidir.
Bu itibarla, mağdur sanık ...’nin eyleminin kasten öldürme suçuna teşebbüsü oluşturduğundan Yerel Mahkemenin suç vasfına ilişkin direnme gerekçesinin isabetli olduğuna, ancak mağdur sanık ... hakkında azami oranda indirim yapılmak suretiyle haksız tahrik hükmünün uygulanma koşulları oluştuğundan Yerel Mahkeme hükmünün bu bakımından bozulmasına karar verilmelidir.
Suç vasfına ilişkin uyuşmazlık konusu bakımından çoğunluk görüşüne katılmayan bir Ceza Genel Kurulu Üyesi; mağdur sanık ...'nin eyleminin kasten yaralama suçunu oluşturduğu düşüncesiyle karşı oy kullanmıştır.
2- Mağdur sanık ... hakkında verilen kararların "yeni hüküm" niteliğinde olup olmadığı;
İncelenen dosya kapsamından;
... Cumhuriyet Başsavcılığının 20.07.2010 tarihli ve 3206-253 sayılı iddianamesiyle, mağdur sanık ...'ın tehdit ve mala zarar verme suçlarından cezalandırılması istemiyle kamu davası açıldığı,
... 1. Ağır Ceza Mahkemesince 27.01.2011 tarih ve 148-20 sayı ile; mağdur sanık ...'ın eylemini meşru savunma kapsamında işlemiş olduğundan TCK'nın 25/1. maddesi uyarınca her iki suçtan ayrı ayrı ceza tertibine yer olmadığına ve beraatine karar verildiği,
Hükümlerin mağdur sanık ... müdafisi ve Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 26.12.2013 tarih ve 5663-8174 sayı ile; mağdur sanık ...'ın eyleminin kasten yaralama suçuna teşebbüsü oluşturduğu ve hakkında azami oranda indirim yapılmak suretiyle haksız tahrik hükmünün uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi isabetsizliklerinden bozulduğu,
... 1. Ağır Ceza Mahkemesince 13.03.2014 tarih ve 45-94 sayı ile; "...sanık ...'ın ilk ateş eden kişi olarak ...'a 8 el ateş etmek ve kasık bölgesinden iki mermi isabet ettirmek suretiyle adam öldürmeye teşebbüs suçunu işlediği, hakkında tahrik hükümlerinin uygulanamayacağı kabul edilmiş, sanık ...'un ise bu atışlara maruz kalmasını müteakip tabanca ile ateş ettiği ve nefsi müdafaada olduğu kabul edilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur." şeklindeki gerekçeyle bozmaya direnerek mağdur sanık ... hakkında tehdit suçundan ceza tertibine yer olmadığına, mala zarar verme suçundan açılan kamu davasının ise şikâyetten vazgeçme nedeniyle TCK'nın 151/1, 73/4 ve CMK'nın 223/8. maddeleri uyarınca düşürülmesine karar verildiği,
Direnme kararına konu bu hükümlerin de Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edildiği,
Anlaşılmaktadır.
Ceza Genel Kurulunun süreklilik kazanmış uygulamalarına göre şeklen direnme kararı verilmiş olsa dahi;
a) Bozma kararı doğrultusunda işlem yapmak,
b) Bozma kararında tartışılmas