Bölge Adliye ( İstinaf ) Mahkemesi Kararları

İflasın Ertelenmesi

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/3186 Esas
KARAR NO : 2019/2169
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi
ESAS NO : 2016/606 Esas
KARAR NO : 2018/924
KARAR TARİHİ: 13/09/2018
DAVA : İFLASIN ERTELENMESİ
KARAR TARİHİ: 28/11/2019
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 352. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA: Davacı vekili dava dilekçesi ile, ülkemizde yaşanan ekonomik şartlardan kaynaklanan olumsuzluklar ve müvekkili şirket aleyhine yapılan haksız icra takipleri ve Isparta Süleyman Demirel Üniversitesi Teknokent bünyesinde oluşturulan Tübitak Teydep - Probiyotik Bakterilerden Farklı Yarar ve Faydalar sağlamak için tablet, kapsül ve şase formdan elde edilmesi projesine yaklaşık 1.500.000,00 TL yatırım yapılması zamanlamasının iyi tespit edilememesi üzerine şirketin borca batık hale geldiğini; bu nedenle iflas erteleme müessesesine başvurmak zorunda kaldıklarını; bir süre iflas ertelenmesine karar verilirse davacı şirketin ekonomik durumunu düzeltip, borçlarını ödeyebilecek hale geleceğini belirterek; davacı şirketin 1 yıl süre ile iflasının ertelenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Müdahiller davanın reddini istemişlerdir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:İlk derece mahkemesince; ''..gerek kayyım raporlarından gerekse son alınan raporlardan davacı şirketin borca batıklıktan kurtulduğu, ayrıca iki taşınmazınında değeri tespit edildiği taktirde tespit edilecek bu değerinde eklenmesi ile söz konusu borca batıklıktan çıkmanın iyice belirginleşeceği tespit edilmiş; bu nedenle ... Merkez İlçesi ... Mahallesindeki .. parsel ile ... Merkez İlçesindeki .. parsel ... nolu bağımsız bölümün değerleri tespit ettirilmiş, bu değerlerde eklendiğinde, şirketin 31/12/2016 tarihi itibariyle borçlarının 12.270.043,72 TL olduğu; aynı tarih itibariyle bu taşınmazların değerleri hariç aktifinin 12.530.840,13 TL olduğu, bu taşınmazlar olmasa dahi şirketin borçtan kurtulduğu, kaldı ki, söz konusu taşınmazlarında tespit edilen değerlerine göre borca batıklıktan iyice çıkılmış olduğu belirlenmiştir.'' gerekçesi ile talebin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:Davacı vekili istinaf dilekçesinde ; şirkete ait taşınmazların değeri tespit edilirken ipotekler ve diğer taşınmaz değerini etkileyen faktörlerin incelenmediğini, 24.01.2018 tarihli raporda da belirtildiği üzere; müvekkil şirketin 30.04.2016 tarihi itibarıyla kısa vadeli ve ticari borçları toplamının 13.114.610,10 TL olduğunu, bu borç miktarının 31.12.2016 itibarıyla 12.270.043,72 TL 'ye düştüğünü, 844.566,38 TL 'lik bir iyileşme olduğunu, Müvekkili şirketin alacaklarında da aynı dönem içinde 2.140.184, 25 TL artış meydana geldiğini, ancak müvekkilinin toplam borçluluk (borca batıklık) durumundaki iyileşmeye rağmen borca batıklıktan çıktığının tespit edilemediğini, bu durumun bilirkişi raporlarından anlaşılamadığını, borca batıklıkla ilgili olarak yeniden kayyum ve bilirkişi raporu alınması gerektiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME:Dava, iflasın ertelenmesi istemine ilişkindir.Somut uyuşmazlıkta, mahkemece atanan kayyumlar 5 adet kayyum raporu tanzim etmişlerdir. Mahkemece borca batıklık ve iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olup olmadığı konusunda oluşturulan 5 kişilik bilirkişi heyetinden rapor alınmıştır. Bilirkişi heyeti 11/11/2016 tarihli kök raporlarında ''.. şirketin aktiflerinin muhtemel satış değerleri ile borca batık durumda olup olmadığı, borca batık ise ne tutarda olduğu, vergi dairesine verilen ve ticari defterlere göre bilançolar arasında farklılık olup olmadığı, taahhüt edilen sermayenin ödenip ödenmediği, iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olup olmadığı, iflas ertelemenin teknik koşullarının oluşup oluşmadığı ile ilgili herhangi bir değerlendirme yapılmasının mümkün olmadığını bildirmişlerdir..'' Mahkeme davacı şirketin borca batıklıktan çıktığına ilişkin hukuki gerekçesini aynı heyetten alınan 24/01/2018 tarihli ek rapora göre oluşturmuştur. Ek raporun 7.sayfasında, şirketin borçları toplam olarak düşünüldüğünde, şirketin mali yapısının değerlendirildiği rakamlar baz alınmıştır. Oysa ek bilirkişi raporunda şirketin rayiç değerler üzerinden yapılan hesaba göre -937.395,22 TL borca batık olduğu belirtilmiştir.Kayyum raporlarında rayiç değerler üzerinden borca batıklıkla ilgili herhangi bir bilgiye rastlanılmamıştır. İflasın ertelenmesi, borca batık durumda bulunan şirket tarafından sunulan; somut öngörüler içeren, ciddi ve inandırıcı bir iyileştirme projesi çerçevesinde bu durumdan kurtulması kuvvetle muhtemel bulunan kooperatiflerle sermaye şirketleri için öngörülmüş bir hukuki korunma yoludur (İİK.m.179). İflasın ertelenebilmesi için şirketin borca batık durumda olması, sunulacak ciddi ve inandırıcı bir iyileştirme projesi kapsamında şirketin mali durumunu düzeltebileceğine dair somut veriler ileri sürmesi ve fevkalade mühletten yararlanmamış olması gerekir (TTK.m.324, İİK.m.179 vd.). Mahkeme, İİK'nın 166/2. maddesine uygun ilan yapmalı, borca batıklığı, TTK’nın 376. maddesinde gösterilen şekilde varlıkların rayiç değerine ve İİK’nın 178/1. madde ve fıkrasında belirtilen alacaklılar listesinde gösterilenler ile gerçek anlamda tesbit edilebilecek diğer borçların tutarına göre belirlemelidir. Bunun için borçlu şirket tarafından mahkemeye ibraz edilen bilanço ile mali durumun iyileştirilebilmesi amacıyla şirket tarafından bildirilen proje üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak, rayiç değerler ve yapılan araştırma ve inceleme sonucu elde edilen gerçekçi verilere göre bilirkişilerce yeniden oluşturulacak şirket bilançosu (borca batıklık bilançosu) da dikkate alınıp bir sonuca gidilmelidir. İflasın ertelenmesinin amacı, borca batık sermaye şirketinin mali durumunu düzelterek borca batıklıktan kurtulmasının sağlanmasıdır. Borca batıklıktan kurtulma ise tüm borçların ödenmesi anlamına gelmeyip, aktifin pasiften fazla olmasını ifade eder. Gerek borca batıklık ve gerek iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olup olmadığı hususunda (muhasebe ve işletme ekonomisi bilgisi özel ve teknik bilgi niteliğinde bulunduğundan ve hâkimin bunları genel ve mesleki bilgisiyle çözmesi beklenemeyeceğinden) HMK’nın 266. maddesinde gösterildiği şekilde bilirkişinin oy ve görüşüne müracaat edilmeli ve bu raporun da hukuka uygunluğunun hakim tarafından denetlenmesi gerekir.Öte yandan somut verilere dayalı, çelişmeyen öngörüler içeren, özellikle sermaye ve/veya kârlılık artışını netleştiren unsurların varlığının, proje için vazgeçilmez hususlar olduğu gözden kaçırılmamalı; iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olduğunun bu yolla tespiti cihetine gidilmelidir.Hâkim de bu raporla o konudaki özel ve teknik bilgi ihtiyacını giderebilmeli ve raporun hukuka uygunluğunu denetlemelidir. Projenin ciddi ve inandırıcılığı öncelikle ve özellikle sermaye ve/veya kârlılığın ne şekilde arttırılacağı ve borca batıklıktan kurtulmanın ne şekilde sağlanacağı somut, belgelere dayalı ve gerçekçi bilgi ve öngörülerden yola çıkılarak tespit edilmeli, diğer proje unsurları için de bilimsel veriler değerlendirilmelidir.Borca batıklığın tespitinde sadece davacının kayıtlarına değil, varlıklarının rayiç değerlerine de özellikle bakılmalı, bu noktada, konusunda uzman bilirkişilerin görüşüne başvurulmalıdır.Dava teorisindeki genel ilkenin bir istisnası olarak, borca batıklık sadece dava tarihi itibariyle değil, yargılama safhasındaki olumlu veya olumsuz gelişmeler de dikkate alınarak belirlenmelidir.Davacı şirketlerin borca batık olduğunun doğru olarak tespiti halinde; iyileştirme projesinin, bütüncül bir değerlendirmeyle, TTK'nın 376. maddesi kapsamında nakit sermaye konulması dâhil nesnel ve gerçek kaynakları ve önlemleri içerip içermediği, İİK'nın 179. maddesi anlamında ciddî ve inandırıcı olup olmadığı ve HMK'nın 29. maddesinde açıklanan dürüstlük kuralına uygun davranma yükümlülüğüne ve gerçeğe uygun bir biçimde hazırlanıp, hazırlanmadığı, iyileştirme projesinde yapılacak olanların tek tek maliyetinin, hangi ekonomik kaynaktan sağlanacağı, her bir proje kaleminin zaman olarak en geç hangi tarihte yapılacağı, yapılacak olanların ayrı ayrı borca batıklık üzerindeki zaman ve oran olarak etkisinin somutlaştırılması ve böylece iyileştirme projesinin neden ciddi ve inandırıcı olduğunun ayrıntılı ve zaman içinde sayısal olarak, denetlenmeye elverişli nitelikte olması gerekmekte olup, bu özellikte olmayan iyileştirme raporlarına ve bunlara dayalı düzenlenen bilirkişi ve kayyım raporlarına göre ne iflasın ertelenmesine karar verilebilir ne de iflas erteleme talep eden şirket alacaklıları aleyhine sonuç doğuracak şekilde ihtiyati tedbir kararı verilebilir. Açıklanan özellikteki iyileştirme projelerinin sunulması halinde alınacak bilirkişi ve kayyım raporlarından sonra talep halinde ve gerektiğinde, hüküm tarihine kadar sadece gerekli tedbirlere karar verilmeli ve tarihlerine uygun şekilde proje kalemleri yerine getirilmediği takdirde tedbirler kaldırılarak, iflasın ertelenmesi ve ihtiyati tedbir müesseselerinin kötüye kullanılmasının önüne geçilmelidir.İflas erteleme davalarında, erteleme isteyen davacı şirketin mali durumunun mahkemece, yargılama sonuna kadar incelenmesi ve iyileştirme projesinin uygulanabilir olup olmadığının denetlenmesi gerekir.(Bkz.Yargıtay 23. Hukuk Dairesi Esas No: 2015/8778 Karar No: 2017/682 ilamı)Somut uyuşmazlıkta, borca batıklığın mahkemece hesaplandığı, ek bilirkişi raporunda alacak-borç rakamları üzerinden belirtilen ve mahkeme kararına gerekçe yapılan 12.270.043,72 TL ile alacak miktarı 12.535.840,13 TL 'nin hangi rayiç değerler üzerinden hesabının yapıldığı konusunda denetime elverişli açıklama bulunmadığı gibi hükme gerekçe yapılan rakamların 31/12/2016 tarihine ilişkin olduğu, karar tarihinin 13/09/2018 tarihi göz önüne alındığında hükme yakın tarih itibariyle borca batıklığın usulüne uygun olarak tespit edilmediği, ek bilirkişi raporunda borca batık miktarı olarak belirtilen -937.395,22 TL'nin gerekçede çürütülemediği, yukarıda ifade edildiği üzere borca batıklığın muhasebe ve işletme ekonomisi bilgisi ile özel ve teknik bilgi gerektirdiği, taşınmazların değeri ile ilgili olarak takyidatların değere etki edip etmediği hususunun raporda değerlendirilmediği, bu sebeple dosyanın mahkemesine iadesiyle, hüküm tarihine yakın tarih itibariyle borca batıklığın tespiti konusunda tereddüte yer vermeyecek şekilde ek bilirkişi raporu alınması, davacı şirketin borca batık olduğunun tespiti halinde iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olup olmadığı konusunda yukarıdaki kriterlere uygun rapor alınması ve sonucuna göre hüküm tesisi gerekirken davacı şirketin borca batıklıktan çıktığına bahisle ret kararı verilmesi doğru görülmediğinden, dairemiz kararında belirtildiği üzere işlem yapılması konusunda dosyanın mahal mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş aşağıdaki hüküm tesisi olunmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,1-Davacının istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi2016/606 Esas, 2018/924 Karar ve 13/09/2018 tarihli kararının KALDIRILMASINA,3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere mahal mahkemesine gönderilmesine,4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 68,20 TL başvuru harcı ile istinaf kanun yolu başvuru harcı 121,30 TL olmak üzere toplam 189,50 TL harcın davacının peşin olarak yatırdığı 134,00 TL'den mahsubu ile bakiye kalan 55,50 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat KAYDINA, 5-Davacı tarafın yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-a/6 fıkrası gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.28/11/2019