8. Hukuk Dairesi

8. Hukuk Dairesi 2020/3571 E. , 2021/4529 K.

8. Hukuk Dairesi         2020/3571 E.  ,  2021/4529 K.

  •  


"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 38. Hukuk Dairesi
DAVACI-BİRLEŞEN DAVADA
DAVALI-BİRLEŞEN DAVADA
DAVA TÜRÜ : Katılma, Değer Artış Payı, Ziynet Ve Eşya Alacağı
İLK DERECE
MAHKEMESİ : Gölcük Aile Mahkemesi


Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Gölcük Aile Mahkemesinin 02.06.2017 tarihli ve 2014/131 Esas, 2017/401 Karar sayılı kararıyla asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, Mahkeme hükmüne karşı davalı-birleşen davada davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 38. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun kabulüne şeklinde hüküm kurulmuş olup, bu kez davacı-birleşen davada davalı vekilinin Bölge Adliye Mahkemesi kararını temyizi üzerine Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü:


K A R A R

Davacı-birleşen davada davalı ... ... vekili, evlilik birliği içinde edinilen 3988 parselde kayıtlı taşınmaz üzerinde 15.000 TL değer artış payı ve katılma alacağı, ev eşyaları ve çeyiz eşyalarının aynen iadesi olmadığı takdirde 10.000 TL bedeli, ziynet eşyalarının aynen iadesi olmadığı takdirde 37.000 TL bedeli olmak üzere, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla toplam 62.000 TL alacağın dava tarihinden itibaren yasal faiziyle davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı-birleşen davada davacı ... vekili, asıl davanın reddini savunmuş, birleşen dava dilekçesinde, evlilik birliği içinde edinilen 41.... plakalı araç ve kadın adına tespit edilen yatırım ve bireysel emeklilik hesapları üzerinde edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiyesiyle, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 70.000 TL alacağın tasfiye tarihinden itibaren faiziyle davacı-birleşen davada davalı kadından tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince asıl davada, taşınmaz için 27.552,86 TL katılma, 10.623,28 TL değer artış payı alacağının, 10.315 TL ziynet alacağının ve 2.010 TL eşya alacağının dava tarihinden itibaren faiziyle davalı-birleşen davada davacı erkekten tahsiline, birleşen davada araç için 9.558,15 TL katılma alacağının dava tarihinden itibaren faiziyle davacı-birleşen davada davalı kadından tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, hükme karşı davalı-birleşen davada davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 38. Hukuk Dairesince, davalı-birleşen davada davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden hüküm tesisine, davacı-birleşen davada davalı kadının 10.623,28 TL değer artış payı alacağı, 2.010 TL eşya alacağı ve 10.315 TL ziynet alacağının davalı-birleşen davada davacı erkeğin alacağından mahsup edilmesine, fazlaya ilişkin talebinin reddine, davalı-birleşen davada davacı erkeğin 70.000 TL katılma alacağının karar tarihinden itibaren yasal faiziyle davacı-birleşen davada davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin talebi için ayrı davada açmakta muhtariyetine karar verilmiş, hüküm süresi içinde davacı-birleşen davada davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1. Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, yapılan yargılama ve uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararında yazılı gerekçelere, hukuki ilişkinin nitelendirmesine göre asıl davada dava konusu edilen 398 parselde kayıtlı taşınmaza yönelik temyiz itirazları yerinde görülmediğinden, davacı-birleşen davada davalı vekilinin bu taşınmaza yönelik temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesinin asıl dava ile ilgili kararının 6100 sayılı HMK'nin 370. maddesi uyarınca ONANMASINA,
2. Davacı-birleşen davada davalı vekilinin birleşen davaya yönelik temyiz itirazlarına gelince;
Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 Sayılı HMK madde 33). İddianın ileri sürülüş şekline göre birleşen davada davacı-davalı kadının bireysel emeklilik hesapları yönünden dava, artık değere katılma alacağı isteğine ilişkindir.
4721 Sayılı TMK'nin 222. maddesi hükmüne göre; belirli bir malın eşlerden birine ait olduğunu iddia eden kimse, iddiasını ispat etmekle yükümlüdür. Eşlerden hangisine ait olduğu ispat edilemeyen mallar onların paylı mülkiyetinde sayılır. Bir eşin bütün malları, aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal kabul edilir. Aynı Kanun’un 219/5. maddesine göre; edinilmiş malların yerine geçen değerler edinilmiş mal, 220/4. maddeye göre ise, kişisel malların yerine geçen değerler kişisel mal sayılır. Bu durum, kanun koyucunun kabul ettiği, mal rejiminin tasfiyesi davalarında ki ispat ve ikame kurallarıdır.
Açıklanan bu kanuni düzenlemelere göre; bireysel emeklilik sonucu yapılan toplu ödeme ya da irat şeklindeki maaş ödemelerinin hangi mal grubundan sayılacağı, bireysel emeklilik için ödenen primlerin ait olduğu mal grubuna göre belirlenir. Bireysel emeklilik sonucu ödenen para; primler edinilmiş mal grubundan karşılanmışsa edinilmiş mal, kişisel mal grubundan karşılanmışsa da kişisel mal sayılacaktır. Primlerin hangi eş tarafından veya hangi mal grubundan ödendiğinin kanıtlanamaması durumunda ise, az yukarı da açıklanan TMK'nin 222. maddesinin 2 ve 3. fıkraları göz önünde bulundurularak mal rejiminin tasfiyesi gerçekleştirilmelidir.
Açıklamalar doğrultusunda tasfiyenin yapılabilmesi için, iddia ve savunma çerçevesinde, prim ve emeklilik ödemelerine ilişkin belgeler bulunduğu yerlerden getirtilerek hüküm kurulurken göz önünde bulundurulmalıdır. Belirtilen ilke ve esaslara göre değer tespiti, belirleme ve hesaplamaların yapılabilmesi için ihtiyaç duyulması halinde konusunun uzmanı bilirkişi veya bilirkişilerden de yardım alınmalıdır.
Bireysel emeklilik tazminatının tasfiyeye konu edilmesi için mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olması (TMK mad.235/1) ya da bu para kullanılarak başka bir mal varlığına sahip olunmalıdır. Söz konusu gelir, kullanılarak satın alınan mal varlıkların tasfiyesinde de aynı kurallar geçerli olacaktır.
Somut olaya gelince; eşler, 26.09.1998 tarihinde evlenmiş,09.03.2011 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK mad.225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 4721 Sayılı TMK'nin yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (TKM mad.170), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 Sayılı Yasa mad.10, TMK mad.202/1). Tasfiyeye konu BNP Paribas Cardif bireysel emeklilik hesabı , eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 27.10.2010 tarihinde davacı-davalı kadın eş adına açılmıştır. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı olduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (4721 Sayılı TMK mad.179).
İlk Derece Mahkemesince, bireysel emeklilik hesabına ilişkin ilgili şirkete davacı-birleşen davada davalı kadının boşanma dava tarihi itibariyle emekli olması halinde hesaptan ne kadar para alacağının sorulduğu, gelen cevapta sistemden ayrılması halinde para alamayacağının bildirilmesi sebebiyle buna yönelik talebin reddine karar verildiğinin belirtildiği, Bölge Adliye Mahkemesince, hesap bilirkişi tarafından bireysel emeklilik sistemindeki fonlarla ilgili katılma alacağının 90.911,19 TL olduğuna dair tespitin yerinde olduğundan bu hesapla ilgili davalı-birleşen davada davacı erkeğin 90.911,19 TL katılma alacağı olduğuna karar verilmiş ise de, hükme esas alınan 29.09.2016 tarihli hesap bilirkişi raporunda, davacı-birleşen davada davalı kadının bireysel emeklilik hesabındaki fonların boşanma dava tarihindeki satış işlem değerlerine göre, fon adedi ile fon değerinin çarpımı neticesi ortaya çıkan değerin yarısının katılma alacağı olarak tespit edildiği, Bölge Adliye Mahkemesince bu hesaba itibar edilmişse de, yapılan hesaplamanın Dairemizin ilke ve uygulamalarına aykırı olduğu görülmektedir. Mal rejiminin sona erdiği 09.03.2011 tarihi itibariyle davacı-birleşen davada davalı eşin sistemden ayrılması halinde ödenebilecek iştira bedelinin ilgili sigorta şirketinden sorularak belirlendikten sonra bu miktar mevcut kabul edilerek mal rejiminin tasfiyesine dahil edilmesi gerekirken yazılı gerekçe ve yetersiz araştırma ile karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı-birleşen davada davalı vekilinin birleşen dava ile ilgili temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulüyle HMK'nin 371.maddesi gereğince Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, davacı vekilinin asıl davada dava konusu olan taşınmaza yönelik temyiz itirazlarının (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle reddi ile usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK'nin 370. maddesi uyarınca ONANMASINA, dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine, karardan bir suretin de İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 31.05.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.