1. Hukuk Dairesi

1. Hukuk Dairesi 2019/1794 E. , 2019/4322 K.

1. Hukuk Dairesi         2019/1794 E.  ,  2019/4322 K.

  •  


"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL


Taraflar arasındaki davadan dolayı ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 23.06.2015 gün ve 2012/519 Esas 2015/621 Karar sayılı hükmün onanmasına ilişkin olan 17.09.2018 gün ve 14444-12415 Karar sayılı kararın düzeltilmesi süresinde davalı vekili tarafından istenilmiş olmakla, dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü:

-KARAR-

Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.
Davacılar, miras bırakanları...'in 1088 ada 72 parsel sayılı taşınmazdaki 2 nolu bağımsız bölümü ile ve 756 ada 38 parsel sayılı taşınmazdaki 9 nolu bapımsız bölümü davalı oğlu ...’ye diğer mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak devrettiğini ileri sürerek, taşınmazların davalı adına olan tapu kaydının iptali ile miras payları oranında adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir. 
Davalı, mirasbırakan annesi ...'nin 1973 yılında ...’le evlilik yaptıktan sonra birlikte ikamet etmek için aldıkları evin bedelininin tamamına yakınını kredi çekerek ödediğini, yeni ev alımındaki para desteği karşılığı olarak annesinin 1088 ada, 72 parsel sayılı taşınmazdaki dava konusu evi 11.05.1988 tarihinde devrettiğini, temlik sırasında annesinin 52 yaşında olduğunu, 756 ada 38 parsel sayılı taşınmazda yapılan kat karşılığı inşaat sözleşmesiyle verilen üç dairenin ikisinin davacılar tarafından satıldığını, o tarihte ...'da olması nedeniyle tüm işlemlerin annesi ...'ye verdiği vekaletle gerçekleştiğini, kendisine isabet eden dava konusu daireyi annesinin üzerine aldığını , sonrada kendisine devrettiğini, işlemlerin muvazaalı olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddianın ispatlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne ilişkin verilen karar, Dairenin 17.09.2018 tarih ve 2015/14444 Esas 2018/12415 Karar sayılı ilamı ile onanmıştır. 
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, mirasbırakan...'in 29.07.2009 tarihinde öldüğü, geride davacı oğlu ... ile kendisinden önce ölen oğlu İsmail'in çocukları davacılar ... ve ... ile davalı oğlu ...'nin mirasçı olarak kaldığı, dava konusu 1088 ada, 72 parsel sayılı taşınmazdaki 2 nolu bağımsız bölümünün 11.05.1988 tarihinde, 756 ada 38 parsel sayılı taşınmaz 9 nolu bağımsız bölümün de mirasbırakan tarafından davalıya satış suretiyle devredildiği anlaşılmıştır.
Muris muvazaası iddiasına dayalı, uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temliğin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır. 
Bu durumda, davalılara yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak şekilde saptanması, miras bırakanın temlik yapmaktaki gerçek irade ve amacının ortaya çıkarılması gerekir.
Uyuşmazlık, devirlerin gerçek bir satış olup olmadığı, bir başka ifade ile mirasbırakanın temlikteki gerçek amacının terekeden (davacı mirasçılar aleyhine) mal kaçırmak olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Somut olaya gelince, dava konusu 756 ada 38 parsel sayılı taşınmazın 15.07.1996 tarihinde tevhit işlemi oluştuğu, 19.11.1999 tarihinde taşınmazda kat irtifakı tesis edildiği, 38 parsel sayılı taşınmazla tevhit olunan eski 756 ada 5 parsel sayılı taşınmazda mirasbırakan...'in 78/768, davalı ...'in 232/768, davacılar ...'in 232/768, ...'ın 26/786, ...'in 103/768, ...'in 103/768 paydaş olduğu, paydaşlardan ...'nin kendi adına asaleten, ... ve ...'a vekaleten, ...'in kendi adına asaleten çocukları ... ve ...'a velayeten 11.06.1999 tarihinde S.S. Yeni Gülevler Konut Yapı Kooperatifiyle düzenledikleri, “düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi ve daire karşılığı inşaat sözleşmesinin” 4. maddesinde, 2. kattaki 15-16-17 nolu üç dairenin arsa sahiplerine verilmesinin kararlaştırıldığı, üç dairenin krokide de gösterildiği, mevcut tapu kayıtlarında, bu üç bağımsız bölümün halen üçüncü kişiler adına kayıtlı olduğu saptanmıştır. 
Tarafların ortak tanığı ... beyanında, 38 parseldeki üç daireden birini tüm çocukların imzasıyla satın aldığını, ikinci dairenin ...'e satıldığını, mirasbırakanın bir daire ...'un, bir daire davalı ...'nin, bir dairenin de ...'a ait olduğunu ve daireleri çocuklarına vereceğini ifade ettiğini bildirmiş, davacı tanıklarından... Şenol, “mirasbırakan evini ...'e vermiş, karşılığında para almış ne kadar para aldı bilmiyorum”, şeklinde beyanda bulunmuş, ancak, tanık ...'nin ifadesinde sözü edilen evin dava konusu edilen hangi ev olduğu açıklığa kavuşturulmadığı gibi, 38 parsel sayılı 
taşınmazda gayrimenkul satış vaadi ve daire karşılığı inşaat sözleşmesiyle, arsa sahibi taraflara 15,16,17 numaralı bağımsız bölümlerin devrinin kararlaştırdığı, bu bağımsız bölümlerin kime ve nasıl devredildiği, sözleşmede değişiklik yapılıp yapılmadığı, dava konusu 38 parsel, 9 numaralı bağımsız bölümün sözleşme kapsamında kalıp kalmadığı saptanmadan, tüm tapu kayıtları ve resmi senetler getirtilmeden sonuca gidilmiştir.
Öte yandan, davalı 72 parseldeki dairenin annesinin 1973 yılında aldığı ev için yaptığı parasal katkı nedeniyle, 38 parseldeki dairenin de kat karşılığı insaat sözleşmesiyle kendisine bırakılan daire olduğunu savunmuş, mahkemece, bu savunma üzerinde durulmadan, davacı tanıklarının bu hususta beyanları alınmadan mirasbırakanın mal satmaya ihtiyacı olmadığı, davalının da satış bedelini ödediğini banka kayıtlarıyla kanıtlayamadığı gerekçesiyle temlikler muvazaalı kabul edilmiştir.
Hal böyle olunca, öncelikle 11.06.1999 tarihli kat karşılığı inşaat sözleşmesi ile davacı ve davalıların payına isabet eden bağımsız bölümlerin denetime açık bilirkişi raporu ile tespit edilmesi, bu bağımsız bölümlerin tapu kayıtlarının ve dava dışı kişilere devredilmiş ise resmi akit tablolarının getirtilmesi, 9 numaralı bağımsız bölümün kat karşılıgı inşaat sözleşmesi kapsamında kalıp kalmadığının saptanması, eski 756 ada 5 parselde davalı ...’nin de payı olduğu gözetilerek bu payın hangi bağımsız bölüme isabet ettiğinin araştırılması, 2 nolu bağımsız bölümün devrine ilişkin davalının yukarıda anılan savunması doğrultusunda davacı tanıklarının beyanlarının alınması, mirasbırakan adına ölüm tarihi itibariyle başka taşınmaz olup olmadığının saptaması, tanık...'nin ifadesindeki evin, dava konusu hangi ev olduğunun tespit edilmesi, toplanan ve toplanacak tüm deliller yukarıda belirtilen ilkeler uyarınca değerlendirilerek mirasbırakanın temliklerdeki gerçek irade ve amacının duraksamaya yer vermeyecek şekilde açıklığa kavuşturulması gerekirken anılan sözleşme ile davalılara isabet eden bağımsız bölümler tespit edilmeden noksan soruşturma ile yetinilip yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.
Kabule göre de, kat irtifakı tesisi yoluyla oluşan bağımsız bölümler üzerinden hüküm kurulması gerekirken, infazda tereddüt yaratacak şekilde şekilde dava konusu taşınmazlardaki bağımsız bölüm numaraları gösterilmeden iptal-tescile karar verilmesi de isabetsizdir.
Anılan bu hususlar karar düzeltme isteği üzerine, yeniden yapılan inceleme sonucu anlaşıldığından, davalı vekilinin bu yöne değinen karar düzeltme isteğinin (6100 sayılı HMK’nun geçici 3. maddesi yollamasıyla) 1086 sayılı HUMK’nun 440. maddesi gereğince kabulüne, Dairenin 17.09.2018 tarih ve 2015/14444 Esas 2018/12415 Karar sayılı onama kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, yerel mahkemenin 23.06.2015 tarih ve 2012/519 Esas 2015/621 Karar sayılı kararının yukarıda açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 03.07.2019 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi. 
Temyiz ilamında bildirilen gerektirici sebeplere, özellikle mirasbırakanın davalıya yaptığı temliklerin muvazaalı ve mirasçılardan mal kaçırma amaçlı olduğu ispatlandığına göre Hukuk Usul Muhakemeleri Kanununun 440. maddesinde sayılan sebeplerden hiçbirine uygun olmayan karar düzeltme talebi reddedilmelidir. Çoğunluğun görüşüne katılmıyoruz.